Uluslararası Ticaret Mevzuatı

Uluslararası Ticaret Mevzuatı

Çoğu durumda, uluslararası ticaret hukuku, uluslararası ticareti düzenleyen kurallar ve yasalar anlamına gelir. Uluslararası ticarette uzmanlaşmış avukatlar (Seyhan Hukuk Bürosu’ndakiler gibi) iki şeyden birine odaklanır – uluslararası ticarette ulusal yasaların uygulanması veya uluslararası antlaşmalara dayalı mevzuatın uygulanması.

Ulusal mevzuat bağlamında uluslararası ticaretin iki ana alanı ihracat kısıtlamaları veya yaptırımları ve ticaret çözümlerini içerir. Ticarette korumacı uygulamalar, devletlerin yabancı mallar için haksız fiyatlar nedeniyle ve/veya ihracatçı ülkeden gelen sübvansiyonlar nedeniyle yerel üretime zarar veren ithalatı ayarlamak için kullandıkları araçlardır. Örneğin, Uluslararası Ticaret Komisyonu (“ ITC ”), “anti – damping” veya anti – damping olarak adlandırılan bir verginin uygulanmasına izin verir; bu vergi, yabancı bir şirketin bir ürünü kendi ülkesinde satıldığından daha düşük bir fiyata satması durumunda uygulanan “damping” (dumping) adı verilen mallar için geçerlidir.

İhracat kısıtlamaları, ülkenin dış politika hedefleriyle bağlantılı olarak kritik ekipman, yazılım ve teknoloji ihracatına ilişkin kısıtlamaları içermektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde, öncelikle Dışişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı olmak üzere üç devlet kurumu ihracat kısıtlamaları getirebilir. İhracat kısıtlamalarının ihlali hem cezai hem de hukuki sorumluluğa neden olabilir.

Uluslararası anlaşmalara gelince, şirketlerin uluslararası ticareti düzenleyen resmi bir uluslararası kısıtlama olan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kuralı hakkında tavsiyeye ihtiyaçları olabilir. Diğer antlaşmalar arasında Kuzey Amerika’daki NAFTA gibi serbest ticaret antlaşmaları veya Türkiye ile AB arasındaki bir gümrük birliği antlaşması da örnek olarak verilebilir.

Bazı firmalar mevzuatın sadece bir yönüne (anti – damping gibi) odaklanırken, diğerleri geniş bir yelpazede ve uluslararası ticaretin tüm yönlerinde çalışmaktadır. Gelecekte, kişisel verilerin akışı ile ilgili yasaların, izin verilen çok ülkeden ülkeye değiştiği tahmin edilmektedir.

ULUSLARARASI TİCARET AVUKATLARI NE YAPAR?

Uluslararası ticaret konusunda uzmanlaşmış avukatlar hem yurt dışında faaliyet gösteren yerli şirketlere hem de Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı şirketlere yardımcı olabilir. Yabancı işletmeler genellikle konuyla ilgili danışmanlıktan yararlanmak ve konuyla ilgili davalarda onları temsil etmek için uluslararası ticarette uzmanlaşmış avukatlarla çalışırlar.

Yurtiçi davalarda, uluslararası ticaret avukatları, müvekkillerini ITC veya Ticaret Bakanlığı nezdinde, ithalat yasalarına ve korumacı politikalara (örneğin, anti – damping) ilişkin anlaşmazlık konularında temsil edebilirler. ITC, Ticaret Bakanlığı veya Gümrük ve Sınır Koruma, müvekkilin kabul etmediği temsillerde bulunacak ve avukat bunları Uluslararası Ticaret Mahkemesi’nde temsil edebilecektir. Avukatlar ayrıca müvekkillere malların üretim yeri ile ilgili sırlar ve kurallar konusunda ve ayrıca ihracat için ilgili kurumlardan izin alma konusunda yardımcı olurlar. Avukatlar, devlet kontrollerden geçmenize yardımcı olabilir.

Uluslararası ticaret alanındaki avukatları, DTÖ’nün ana hakem olduğu birçok anlaşmazlığı çözmektedir. Sadece devletler DTÖ’deki farklılıklarını çözebilir. Avukatlar ayrıca müşterilerini uluslararası kuralları etkilemek için onların çıkarlarını uluslararası kurumlarda öne çıkarmak için onları destekleyebilirler.

Ukrayna Savaşı Nedeniyle Rusya’ya Uygulanan Yaptırımlar ve Türkiye’nin Rusya ile AB/ABD Arasındaki Ticarette Rolü

24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’da yaşanan olaylardan dolayı dünya ciddi bir sürece girmiştir. Bu olayların ardından uluslararası ticaret koşulları dramatik bir biçimde değişmiştir. Bu bağlamda AB ve ABD Rusya Federasyonu’ndaki firmalara ve bireylere yaptırım uygulayarak ticari ilişkilerinde yeni engeller oluşturmuşlar, Rus işyerleri ise yaptırımlara maruz kalmamak adına, tüm bu olaylarda tarafsız kalmaya çalışan Türkiye üzerinden iş yapmaya karar vermişlerdir. Bu yazıda, “yeni uluslararası ticaret koşulları”, Türkiye’nin ABD/AB ile Rusya arasındaki ticarette yeni rolü incelenecek, “neden Türkiye?” gibi sorular ele alınacaktır. Ayrıca Rusya ile NATO ülkeleri arasındaki ticarette geçmişte yaptırımların üstesinden nasıl gelindiği de örneklerle (Finlandiya) ele alınacaktır, bu geçmişteki durum mevcut durumumuzu daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.

24 Şubat 2022 tarihinde Rusya Federasyonu ile Ukrayna arasında silahlı çatışmalar başlamıştır. Bunun sonucu olarak ABD, Avrupa Birliği ve bazı diğer ülkeler Rusya’ya ihracatlarda ve ithalatlarda bazı kısıtlamalar getirmişlerdir. Ayrıca, birçok firma markasının adını korumak amacıyla Rusya’dan gönüllü bir şekilde ayrılmıştır; örneğin ‘’the Big Four’’ olarak da bilinen dünyanın en büyük 4 tane muhasebe firması – Deloitte, EY, KPMG ve PwC Rusya’daki işlerine son vermeye karar vermişlerdir, bunların yanı sıra bazı büyük petrol firmaları da Rusya’yı terk etmeye karar vermiştir, bunların arasında – BP, Equinor ve Shell vardır. Rusya’dan ayrılan diğer büyük firmaların arasında- Nike, McDonald’s, Zara ve Adidas gibi firmalar da vardır.

Fakat, bazı ülkeler Rusya’ya yaptırım uygulamamıştır, bunların arasında Türkiye de bulunmaktadır. Son yıllarda Türkiye, Rusya ile ABD arasında dengeyi korumaya çalışmaktadır dolayısıyla Ukrayna’da yaşananların ardından Türkiye’nin yine tarafsız kalması çok da şaşırtıcı değildir. Fakat, Türkiye’nin dengeli dış politikasının başka bir yanı da bulunmaktadır.

Son yıllarda, ortalamanın üzerinde olan büyüme oranlarına rağmen, Türk ekonomisi olumsuz denilebilecek bazı süreçlerden geçmiştir. Sadece 2021 yılında ülkenin para birimi değerinin %44’nü kaybetmiş, 2018’den beri enflasyon oranları ise çift-haneli oranlara gelmiştir. Bu durum ülke vatandaşların yurt dışında ödemeleri gereken borçlarını ödemekte zorlandıkları anlamına gelmekte ve ülkenin döviz paraya ihtiyacı olduğunu göstermektedir. Türkiye bu ihtiyacı karşılayabilmek için tarafsız bir politika izlemeye özen göstermiştir. Dolayısıyla da savaştan dolayı birçok firma Rusya’da doğrudan iş yapmamaya karar verince ya da yapamayınca yaptırımlardan kaçınmanın yollarından biri de Türkiye olmuştur.

Ek olarak şunu da söylemek gerekir: Türkiye’nin coğrafi konumu da bu konuda önemli bir rol oynamıştır. Rusya, Orta Doğu ve Avrupa Birliği arasında kalan topraklara sahip olan Türkiye Cumhuriyeti Rusya’ya hızlıca ve taşıma masraflarını aşırı artırmadan ulaşmak isteyen her bir firma için olağanüstü bir seçenek haline gelmiştir. Örneğin, 2022 yılının mart ayında kurulan ‘’Azu International’’ adlı bir IT firması kurulduktan bir hafta sonra Amerika Birleşik Devletleri’nden Rusya’ya bilgisayar parçaları nakliye etmeye başlamıştır. Bu şekilde söz konusu firma 2022 yılında 20 milyon ABD doları değerinde mal Rusya’ya götürmüştür. İstanbul boğazları ve Türkiye’nin hem Karadeniz hem Akdeniz’deki deniz limanları sayesinde Türkiye’den Rusya’ya taşımacılığın en ucuz yöntemi olan – su yoluyla ulaşmak mümkündür. Ayrıca birçok firma üretiminin bir bölümünü ya da tamamını Türkiye’de bulundurur.

SOVYET DÖNEMİ FİNLANDİYA ÖRNEĞİ

Kış savaşı ve Devam savaşından sonra Finlandiya SSCB ile ilişkilerinde önemli değişiklikler yaptı. 1944’teki Devam Savaşının ardından Finlandiya, dış ilişkilerinde, batı ile ilişkilerini geliştirmek ile Sovyetler’in güvenini korumak arasındaki ince çizgi üzerinde yürüdü. Batı blokuyla yakınlaşırken ekonomik açıdan Batı’ya entegre olacağından şüphe eden SSCB’yi yatıştırmak için ABD’nin Marshall Planı’nı reddetti. Batı Avrupa örgütleri AET ve EFTA ile anlaşmalar yaparken bir yandan da Doğu Avrupa Sovyet Bloğuyla anlaşmalar yaparak SSCB’nin ayrıcalıklı ulusu olma statüsünü garantiledi ve SSCB’ye AET ortaklarına verdiği ticari tavizlerin aynısını vereceğine söz verdi.

Finlandiya’nın en büyük ticari ortakları Batı ülkeleri iken, Finlandiya da SSCB’nin (Batı Almanya’dan sonra) ikinci en büyük ticari ortağı haline geldi. Eşyalar Finlandiya üzerinden SSCB’ye ulaştırılıyordu. SSCB’nin Finlandiya üzerinden ithal ettiği mallar arasında gemiler, buz kırıcılar, tüketim malları ve hastane, otel ve endüstri tesisleri için inşaat malzemeleri de vardı. Finlandiya, SSCB için Batılı teknolojilere en önemli ulaşım noktası idi, zaman içerisinde Batı’ya açılan bir pencere oldu. Bu şekilde Finlandiya SSCB için daha değerli hale geldi; SSCB işgal edilmiş, komünist Finlandiya üzerinden Batıyla ticari faaliyetleri yürütemezdi. Finlandiya’nın bağımsızlığı Moskova’nın çıkarlarıyla uyuşmaya başladı. Bu dış politikaya Paasikivi-Kekkonen dış politikası dendi, bu iki Finlandiya lideri bu yaklaşımı geliştiren insanlardı.

Finlandiya bu ticari ilişkilerini yürütürken bir yandan ekonomisini büyüttü, öte yandan Sovyetler’in güvenini de korudu. NATO ülkeleri ve ABD Finlandiya’ya bu konuda engel olmadılar çünkü bu durum onların çıkarlarıyla da uyuşuyordu. İşte son zamanlarda Türkiye’nin de benzer bir rol üstlendiğini görmekteyiz. Türkiye’nin 21. yüzyılda edindiği ekonomik büyüklüğü sayesinde, ayrıca son yıllarda ABD ile ilişkilerinde karşılıklı güveninin azalmasından dolayı Türkiye, soğuk savaşın aksine tarafsız bir tutumu seçmiş gibi görünmektedir.

Ayrıca son yıllardaki enflasyon ve TL’nin değer kaybetmesi nedeniyle dış borcunu kapatması gereken Türkiye ekonomisinin de acil dövize ihtiyacı vardır. Ukrayna’daki olaylar nedeniyle Rusya ile NATO arasındaki ticari ilişkilerinde oluşan engeller yüzünden, Rusya’dan ve NATO ülkelerinden birçok firma zarara uğramamak için alternatif yolları aramaya başlamıştır. Türkiye’nin Rusya’ya çok fazla yaptırım uygulamaması nedeniyle ve yukarıda söz edildiği gibi, Türkiye’nin hem AB hem Rusya’ya coğrafi konumu açısından yakın olmasından dolayı, birçok şirket işlerini Türkiye üzerinden devam ettirmeye karar vermiştir. Örneğin Rus Fesco nakliye şirketi, Türkiye’deki rotalara yeni deniz limanları ve gemileri ekledi, böylece birçok sanayi, teknoloji ve elektronik ürünü İstanbul’dan Novorossiysk’teki deniz limanına götürülüyor.

Diğer yandan Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkarılmasıyla Rus firmaların döviz kullanarak yabancı şirketlerle iş yapmaları zorlaştı. Fakat, Türkiye’nin en büyük bankalarından beşi, Vakıfbank, DenizBank, İş Bankası, Ziraat Bankası ve Halk Bank Rusya’nın Merkez Bankası tarafından, Visa ve Mastercard’a, alternatif olarak geliştirilen Mir ödeme sistemine dahiller. Böylece Türkiye ekonomik büyümeyi desteklemeye çalışırken bir yandan Rus ve Rusya ile ticaret yapan firmaların işini kolaylaştırmaktadır.

Yazan: Doruk Arslan

TEDARİK ZİNCİRİ GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN TAVSİYELER

TEDARİK ZİNCİRİ GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN TAVSİYELER

Tedarik zincirleri genellikle küresel salgınlardan su yollarındaki tıkanıklıklara, yetersiz altyapıdan uluslararası çatışmalara kadar çeşitli faktörlerden etkilenir. Tedarik zincirlerinizin güvenliğini sağlamak için devletler ve uluslararası kuruluşlar tarafından bir takım ilkeler ve kurallar geliştirilmiştir.

Bunlar birkaç aşamaya bölünebilir. İngiltere’nin Ulusal Siber Güvenlik Merkezi’ne göre, bunlar şu şekilde sıralanabilir:

a)Riskleri anlayın

b)Kontrolü sağlayın

c)hazır olduğunuzdan emin olun ve en son olarak sürekli olarak güvenlik yaklaşımınızı geliştirin.

Riskleri anlamak, sözleşmenizin hassasiyetini, tedarikçilerinizin elinde tuttuğu veya daha sonra erişeceği bilgilerin değerini anlamanız açısından önemlidir. Bu, daha sonra herhangi bir yasal anlaşmazlığın ortaya çıkması durumunda çok önemli olacaktır.

İkincisi, tedarikçilerinizin kim olduğunu ve onların güvenlik önlemlerinin ne olduğunu bilmeniz önemlidir. Bu, onlara sağladığınız bilgilerin ne kadar iyi korunacağını belirlemenizi sağlayacaktır. Tedarikçileriniz alt yüklenicilerle de anlaşacaksa alt yüklenicilerin önceden belirlenmiş güvenlik gereksinimlerine uyup uymadıklarını kontrol etmeniz, tedarikçilerinizin ve alt yüklenicilerinin verilerinize sahip olacağı erişim düzeyini bilmeniz gerekir. Tedarikçilerinizin kişisel verilere erişim üzerinde ne kadar yüksek düzeyde kontrole sahip olduğunu da bilmelisiniz çünkü bunları yabancılarla paylaşmalarını istemezsiniz. Veri güvenliğine ilişkin beklentilerinizi tedarikçilerinize açık bir şekilde iletiniz, böylece yanlış anlaşılmaların ortaya çıkmasını önleyebilirsiniz.

Ortaklarınızı, size veya veri güvenliğinize oluşturdukları risk seviyesine göre gruplandırmak iyi bir fikir olur. Değerlendirme için; ortaklarınızın işlemlerinizdeki önemi, olası tehditlerin büyüklüğü, onlardan aldığınız hizmet türü, ne tür veriler elde ettikleri gibi faktörleri dikkate alın.

Bu bilgileri tedarikçilerinizle paylaşın, bazı eşyaların depolanması ve tedariği diğerlerinden farklı bir yönetime ihtiyacı olabilir. Örneğin, tıbbi malzemeler, kesinlikle tarımsal ürünlerine göre farklı bir yaklaşım gerektirir.

Kontrolü oluşturmak; bu aşama, tedarik zincirinizi kontrol ettiğinizden emin olmanız için son derece önemlidir. Bunu yapabilmek için, güvenlik ve performans beklentilerinizi sürekli olarak karşılayamayan ortaklarınızı belirleyin. Ayrıca, tedarikçilerinizden birine aşırı bağlı olup olmadığınızdan emin olun . Kontrolünüzü korumak için en önemli faktör, çeşitlendirme olacaktır.

Şunu tekrar vurgulamak iyi olur, açık iletişim, işlemlerinizi takip etmek için de önemlidir. Minimum veri güvenliği beklentilerinizi belirleyin ve tedarikçilerinize iletin. Sözleşmelerinize yukarıda belirtilen güvenlik beklentilerinizi eklemeyi asla unutmayın ve taşeronlarla çalışırken tedarikçilerinizin de aynı şeyi yapıp yapmadıklarını kontrol edin. Veri güvenliğine ilişkin sorumluluklarını yerine getirdiklerine dair kanıt sunmalarını talep edin. Açık iletişimin son dereci önemli olduğunu unutmayın.

Düzenlemelerinizi kontrol ediniz. Tedarikçilerinizin her birinin güvenlik kurallarınıza uyduğundan ve performansları hakkında yukarı yönlü raporlar sağlayıp sağlamadığını kontrol ediniz.

Denetim hakkı”nı tüm sözleşmelerinize ekleyin ve tedarikçilerinizin işinizle ilgili taşeronlarıyla yapılan sözleşmelerden herhangi biriyle aynı şeyi yaptığından emin olun. (Bunun hangi durumlarda mümkün olup olmadığı konusunda danışmanlığı için lütfen Seyhan Hukuk Bürosuyla iletişime geçiniz.)

Performans göstergeleri geliştirin. Bu, tedarikçilerinizin performanslarını takip etmelerini ve size etkili bir şekilde raporlamalarını sağlayacaktır. Böylece, tedarik zincirinizin ne kadar verimli çalıştığını her zaman bileceksiniz, bu da engellerden herhangi biri üzerinde çalışarak, tedarik zincirinizi geliştirmenizi sağlayacaktır.

Bunlara ek olarak, savaşlar, pandemi veya siyasi kriz gibi dış faktörlerden korunduğunuzdan emin olmak önemlidir. Bunu yapmak için dünyada meydana gelen olayları takip etmeli ve herhangi bir beklenmedik durumda (yaptırımlar, döviz dalgalanmaları vb.) önlemler almalısınız. Bu faktörler sizin kontrolünüz dışında olduğundan, en iyi strateji bu olayların etkilerine karşı etkili yollar bulmak olacaktır. Örneğin, alternatif tedarikçiler veya mevcut tedarikçilerle çalışmanın alternatif yasal yollarını bulmak. Kendinizi, şirketinizi ve şirketinizin varlıklarını yaptırımlardan korumanın yasal yönlerini öğrenmek için lütfen Seyhan hukuk firmasından yasal tavsiye alın.

Sonuç olarak, yukarıda belirtilenlerin tümü, tedarik zinciri yönetimi ve kuruluş sürecinde yer alan risklerden korunmanızı sağlamak için çok önemlidir. Bu sorunun hukuki tarafı için lütfen danışmanlık için Seyhan Hukuk Bürosu ile iletişime geçiniz.

Doruk Arslan

INCOTERMS NEDİR? TESLİM KOŞULLARI NELERDİR?

INCOTERMS NEDİR? TESLİM KOŞULLARI NELERDIR?

Uluslararası ticaret şartları Uluslararası Ticaret Odası (ICC) tarafından belirlenmiştir. Bunlar uluslararası ticari faaliyetlerde tarafların sorumluluklarını belirleyen teslim koşullarıdır. Uluslararası ticari faaliyetlerde yaygınca kullanılır.

INCOTERMS terimleri ise çoğunlukla 3 harfli terimlerdir. Bunların en önemli amacı, Uluslararası Eşya Taşımacılığında faaliyetleri, maliyetleri ve riskleri belirlemektir. INCOTERMS sözleşmelere sorumluluk – yani eşyanın varış noktasına kadar ki eşyanın taşımacılık maliyetleri ve bununla ilgili olan risklerine ilişkin açıklık getirir. INCOTERMS devletler ve çeşitli ulusal ve uluslararası kuruluşları tarafından, uluslararası ticaretteki en yaygın uygulamaları tanımlamak için kullanılır. Bu şekilde farklı ülkelerdeki dış ticaret mevzuatının farklılıkları yüzünden ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkları ortadan kaldırılır. Dolayısıyla tüm dünyadaki ticari sözleşmelerde kullanılırlar. INCOTERMS ancak ICC tarafından belirlenir çünkü ICC’ye ait bir tescilli markadır.

INCOTERMS’larda kullanılan belirli terminoloji vardır. Bunlar şu şekildedir:

Delivery: Eşyalarla ilgili hasar yada kaybı riskinin satıcıdan alıcıya geçtiği andır.

Arrival: INCOTERM’lerde taşımacılığının ödendiği andır.

Free: Satıcının eşyaları belirlenen bir adrese götürüp taşıyıcıya teslim etme sorumluluğu var demektir.

Carrier (Taşıyıcı): Bir taşıma sözleşmesinde, demiryolu, karayolu, hava, deniz, iç suyolu veya bu tür modların bir kombinasyonu ile taşımayı gerçekleştirmeyi veya gerçekleştirilmesini sağlamayı taahhüt eden herhangi bir kişi

Freight Forwarder: Taşımacılığı ayarlayan ya da ayarlanmasına yardımcı olan bir firma/taraftır.

Terminal: Kapalı ya da açık bir alan, stok, dok, yol, demiryolu ya da hava kargo terminali olabilir.

To clear for export: Taşıyıcının İhracat Bildirgesini göndermek ve ihracat izninin alınmasına denir.

Kısaca, INCOTERMS, alıcıların ve satıcıların sorumluluklarını açıkça tanımlamak için uluslararası ticarette kullanılan üç harfli ticaret terimleridir. 11 farklı INCOTERMS vardır ve her biri satıcıdan alıcıya mal teslim etme sorumluluklarını ana hatlarıyla belirtir.

EXW (Ex Works) – Satıcının tek yükümlülüğü malları tesislerinde bulundurmaktır. Alıcı, malları oradan varış noktasına götürmekle ilgili tüm maliyetleri ve riskleri üstlenir.

FCA (Serbest Taşıyıcı) – Satıcı, malları satıcının tesislerinde alıcı tarafından belirlenen taşıyıcıya teslim eder. Satıcı, malların taşıma araçlarına yüklenmesinden sorumludur. Alıcı bu noktadan itibaren tüm maliyet ve riskleri üstlenir.

Fas (Free Alongside Ship) – Satıcı, malları sevkiyat limanında geminin yanında teslim eder. Alıcı, bu noktadan itibaren malların kaybolması veya hasar görmesi ile ilgili tüm maliyetleri ve riskleri üstlenir.

FOB (Gemide Ücretsiz) – Satıcı, malları sevkiyat limanında gemiye teslim eder. Alıcı, bu noktadan itibaren malların kaybolması veya hasar görmesi ile ilgili tüm maliyetleri ve riskleri üstlenir.

CFR (Maliyet ve Navlun) – Satıcı, malları sevkiyat limanında gemiye teslim eder. Satıcı, varış limanına nakliye ücretini öder ve gemiye binene kadar malların kaybolması veya hasar görmesi riskini üstlenir.

CIF (Maliyet, Sigorta ve Navlun) – Satıcı, malları sevkiyat limanında gemide teslim eder. Satıcı, varış limanına ulaşım maliyetini öder, sigortayı düzenler ve öder ve gemiye binene kadar mallarda kayıp veya hasar riskini üstlenir.

CPT (Carriage Paid To) – Satıcı, malları sevkiyat limanında taşıyıcıya teslim eder. Satıcı, varış limanına nakliye ücretini öder ve ilk taşıyıcıya teslim edilene kadar mallarda kayıp veya hasar riskini üstlenir.

CIP (Carriage and Insurance Paid To) – Satıcı, malları sevkiyat limanında taşıyıcıya teslim eder.

Satıcı, nakliye masraflarını öder ve sigortayı varış limanına düzenler ve öder ve ilk taşıyıcıya teslim edilene kadar mallarda kayıp veya hasar riskini üstlenir.

DAP (Delivered at Place) – Satıcı, malları alıcının belirttiği yere teslim eder. Satıcı, malları belirtilen yere götürmekle ilgili tüm maliyet ve risklerden sorumludur.

DPU (Delivered at Place Unloaded) – Satıcı, malları alıcı tarafından belirtilen yere teslim eder ve boşaltmaktan sorumludur. Alıcı, malları varış limanından nihai varış noktasına götürmekle ilgili tüm maliyetleri ve riskleri üstlenir.

DDP (Delivered Duty Paid) – Satıcı, malları alıcının belirttiği yere teslim eder, ithalat için temizler ve her türlü gümrük vergisi ve vergisini öder. Alıcı, malları varış limanından nihai varış noktasına götürmekle ilgili tüm maliyetleri ve riskleri üstlenir.

Bu terimlerin mal teslimatı için sorumlulukları tek başına tanımladığını ve gerçek satış sözleşmesini kapsamadığını belirtmek önemlidir. Bir ticari faaliyette yer alan taraflar, hangi INCOTERM’in kullanılacağı konusunda anlaşmalı ve anlaşmalarının belirli ayrıntılarını tanımlamalıdır.

Doruk Arslan

Dış Ticaret Uzmanı ve Yeminli Tercüman

Rusya Federasyonu Medeni Kanunu 153-161 Maddeleri Çevirisi

Madde 153: Sözleşme tanımı

(1) Sözleşmeler, gerçek ve tüzel kişilerin medeni hak ve yükümlülükleri oluşturmayı,değiştirmeyi veya sona erdirmeyi amaçlayan eylemleridir.

Madde 154: Anlaşmalar ve tek taraflı işlemler

(1)Sözleşmeler iki taraflı, çok taraflı ve tek taraflı olabilir.

(2) Tek taraflı sözleşme, yasaya, diğer yasal işlemlere veya tarafların mutabakatına uygun olarak sonuçlandırılması için bir tarafın iradesini ifade etmenin gerekli ve yeterli olduğu bir işlem olarak kabul edilir.

(3) Bir sözleşme yapmak için, iki tarafın (iki taraflı sözleşme) yahut üç veya daha fazla tarafın (çok taraflı sözleşme) kararlaştırılan iradesini ifade etmesi gerekir.

Madde 155: Tek taraflı işlemlerde yükümlülükler

(1) Tek taraflı bir sözleşme, yalnızca işlemi gerçekleştiren kişi için yükümlülükler doğurur. Bu sözleşmelerin 3. kişilere yükümlülük doğurması yalnızca kişilerin mutabakatı veya kanunla olur.

Madde 156: Tek taraflı işlemlerin yasal düzenlemesi

(1) Kanuna ve tek taraflı işlemin niteliği ve özüne ters düşmedikçe, tek taraflı işlemlere yükümlülükler ve sözleşmelere dair genel hükümler uygulanır.

Madde 157: Şarta bağlı sözleşmeler

(1) Taraflar, hak ve yükümlülüklerin ortaya çıkışını, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli olmayan bir olguya bağlamışlarsa, sözleşme, şarta bağlı olarak yapılmış sayılır.

(2) Taraflar, hak ve yükümlülüklerin sona ermesini gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli olmayan bir duruma bağlamışlarsa, sözleşme, bozucu şartla kurulmuş sayılır.

(3) Eğer söz konusu şartın gerçekleşmesi, sözleşmenin kurulmuş olması aleyhine olan taraf eliyle engellenmişse sözleşme kurulmuş sayılır. Eğer söz konusu şartın gerçekleşmesi, sözleşmenin kurulmuş olması lehine olan taraf eliyle gerçekleştirildiyse sözleşme kurulmamış sayılır.

Madde 157.1 (07.05.2013 eklenmiş): Sözleşmede rıza

(1) Bu maddenin hükümleri, yasa veya diğer yasal düzenlemeler tarafından aksi belirtilmedikçe uygulanacaktır.

(2) Kanun gereği bir işlemin sonuçlandırılması üçüncü bir şahsın, bir tüzel kişinin veya bir devlet kurumunun veya yerel bir özyönetim kurumunun rızasını gerektiriyorsa, üçüncü kişi veya ilgili kurum kabul veya reddini rızayı talep eden kişiye makul bir zamanda bildirir.

(3) İşlemin sonuçlandırılmasına yönelik ön muvafakatnamede, sonucuna muvafakat verilen işlemin konusunun belirlenmesi gerekir.Müteakip onay üzerine, onayın verildiği işlem belirtilmelidir.

(4) Kanunun belirlediği durumlar dışında, susma sözleşmenin kurulmasına verilen rıza olarak kabul edilemez.

Madde 158: Sözleşmelerin şekli

(1) Sözleşmeler yazılı veya sözlü şekilde kurulur.

(2) Sözlü şekilde kurulabilen sözleşme, kişinin davranışlarından o sözleşmeyi yapmak istediği açıkça anlaşılıyorsa, kurulmuş sayılır.

(3) Sessizlik, kanunla veya tarafların mutabakatı ile öngörülen durumlarda bir işlemi sonuçlandırma iradesinin bir ifadesi olarak kabul edilir.

Madde 159: Sözlü kurulan sözleşmeler

(1) Kanunla veya tarafların mutabakatı ile yazılı bir şeklin zorunlu kılınmadığı bir işlem sözlü olarak yapılabilir.

(2) Eğer aksi taraflarca kararlaştırılmamışsa, kanunen noter tasdikli formun zorunluluk olarak düzenlendiği veya adi yazılı şekilde kurulmaması geçersizliğine yol açan sözleşmeler hariç bütün sözleşmeler sözlü yapılabilir.

(3) Yazılı olarak akdedilen bir sözleşme uyarınca yapılan işlemler, kanuna, diğer yasal düzenlemelere ve sözleşmeye aykırı olmadıkça, tarafların mutabakatı ile sözlü olarak da yapılabilir.

Madde 160: Yazılı kurulan sözleşmeler

(1) Yazılı bir şekilde düzenlenen sözleşme, sözleşmenin içeriğini belirten evrakın düzenlenip, sözleşmeyi yapan taraflar veya taraflar adına yetkili kişilerin imzalanmasıyla düzenlenir. Bir kişinin işlemi, işlemin içeriğini herhangi bir değişiklik olmaksızın somut bir ortamda çoğaltmayı mümkün kılan elektronik veya diğer teknik araçları kullanarak gerçekleştirmesi halinde de yazılılık şekil şartı gözetilmiş sayılır. İradesini ifade eden kişiyi güvenilir bir şekilde belirlemek için herhangi bir yöntem kullanılırsa imza şartı yerine getirilmiş sayılır. Kanun, diğer yasal düzenlemeler ve tarafların anlaşması, iradesini ifade eden kişinin güvenilir bir şekilde belirlenmesi için özel bir yöntem sağlayabilir. İki taraflı sözleşmeler, bu Kanunun 434 maddesinin 2 ve 3 paragraflarında belirtilen yöntemlerle düzenlenebilir.Kanun, diğer hukuki sözleşmeler ve tarafların mutabakatı sonucunda, ana sözleşmeye uygun olarak yan edimler ve bunlar yerine getirilmediği takdirde cezai şartlar belirleyebilir. Sözleşmede cezai şart mevcut değilse, işlemin basit yazılı şekline uyulmamasının sonuçları geçerli olacaktır.

(2) Sözleşmelerde, imzanın faks kopyası, ya da el yazısı imzanın mekanik veya bundan başka bir yolla kopyalanmasının kullanımına, kanunla, diğer yasal işlemlerle ve tarafların mutabakatıyla izin verilir.

(3) Bir vatandaş fiziksel bir engel, hastalık veya okuma yazma bilmemesi nedeniyle kendisi imzalayamıyorsa, talebi üzerine başka bir vatandaş sözleşmeyi imzalayabilir. Engeli bulunan vatandaş yerine imzayı atan kişinin imzası, bir noter veya böyle bir noterlik işlemi yapma hakkına sahip başka bir yetkili tarafından, işlemi yapan kişinin şahsen imzalayamamasının nedenleri evrakta belirtilmelidir.İmza atmaya engeli olan kişinin çalıştığı kurum veya tedavi gördüğü kurumun yönetimi, bu kanunun 185.1 maddesi 3 Fıkrası uyarınca verilecek vekaletnamelerdeki vekilin imzasına şahitlik edebilir.

Madde 161: Adi senet şeklinde düzenlenen sözleşmeler

(1) Noter tasdiki gerektiren sözleşmeler hariç olmak üzere, aşağıda sayılan sözleşmeler adi senet şeklinde düzenlenmelidir:

1-Tüzel kişilerin kendi aralarında ve vatandaşlarla sözleşmeleri;

2-Vatandaşların kendi aralarında on bin rubleyi aşan bir meblağ için ve kanunla öngörülen hallerde, sözleşme miktarına bakılmaksızın

(2) Bu Kanunun 159 maddesi uyarınca sözlü olarak yapılabilecek işlemlerde adi senet şekline uygunluk aranmaz.

BÜLTEN: ANAYASA MAHKEMESİNİN 20.07.2022 TARİHLİ VE E. 2021/121 K. 2022/88 SAYILI KARARI: HAGB KARARLARINA İTİRAZ YOLUNU İPTAL EDEN KARAR

23 Eylül 2022 Tarihli ve 31962 Sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 20/7/2022 tarihli ve E: 2021/121, K: 2022/88 sayılı kararına göre; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu madde 231’de yer alan Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararlarına yönelik itiraz yolu, yeterli inceleme yapılmadığı ve etkili bir denetim yolu olmadığı gerekçesi ile Anayasa madde 40 hükmüne aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararlarına karşı itiraz yolunun açık olduğunu düzenleyen kural, ilgili kanun yoluna başvuranların iddia ve delillerinin dikkate alınmasında, çatışan menfaatlerinin dengelenmesinde, temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğunun ve ölçülüğünün belirlenebilmesinde belirli ve etkili bir denetim yolu öngörmemektedir. Bu husus temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahalelerin giderilmesinde ve kamu gücünü kullananların keyfi davranışlarının önüne geçilmesinde bireye tanınmış olan yetkili makama başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkını ihlal etmektedir. Anayasa madde 40 hükmünün ihlal edildiğine karar veren Anayasa Mahkemesi ilgili hükmün iptaline karar vermiştir.

İptal kararı yayım tarihinden dokuz ay sonra yürürlüğe girecektir.

Stj. Av. Merve ALVEROĞLU

BÜLTEN: TÜKETİCİ HAKEM HEYETLERİ YÖNETMELİĞİ HAKKINDA DEĞİŞİKLİKLER

21.09.2022 tarih ve 31960 sayılı Resmi Gazete’ de, 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 72.nci ve 84.üncü maddelerine dayanılarak Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliği hazırlanmıştır. Bilindiği üzere; tüketici hakem heyetleri, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin başvuruları karara bağlamakla görevlidir

Yönetmelik ile birlikte tüketici hakem heyetlerinin kurulması ve çalışmasına ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi amaçlanmıştır

Yönetmelik ile Getirilen Hususlar Nelerdir?

Tarafların 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı kalmak kaydıyla; değeri otuz bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değer ve üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz.

Başvurunun, tek bir uyuşmazlıkla ilgili olması ve uyuşmazlık konusunun yukarıda belirtilen parasal sınırı aşması halinde, sınırı aşan kısımdan feragat edilerek tüketici hakem heyetine başvuru yapılabilir. Parasal sınırı aşan kısım için tekrar tüketici hakem heyetine başvuru yapılamaz.

Başvurular, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabilir.

Başvuru yapılabilecek ilçede tüketici hakem heyetinin kurulmamış olması halinde, başvurular o ilçe kaymakamlığına yapılabilir.

Tüketici Hakem Heyetine Başvurular Nasıl Yapılır?

Tüketici hakem heyetine yapılan başvurular şahsen veya avukat aracılığıyla; elden, posta yoluyla veya elektronik ortamda e-Devlet kapısı üzerinden Tüketici Bilgi Sistemi ile yapılır.

Başvuruda, başvuru sahibinin; adı, soyadı veya unvanı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için T.C. kimlik numarası, diğer ülke vatandaşları için pasaport numarası ya da yabancı kimlik numarası, başvuru sahibinin tüketici olmaması durumunda ise vergi kimlik numarası, adresi ve varsa diğer iletişim bilgileri ile varsa vekilinin adı, soyadı, vergi kimlik numarası ile adresi, uyuşmazlık konusu, talebi ve Türk Lirası cinsinden uyuşmazlık değeri ile şikayet edilene ilişkin bilgilere yer verilmesi zorunludur. Uyuşmazlık değerinin döviz cinsinden olması durumunda, söz konusu değer başvuru tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının belirlediği efektif döviz satış kuru esas alınarak Türk Lirasına çevrilir.

Elektronik ortamda e-Devlet kapısı üzerinden yapılan başvuruların Tüketici Bilgi Sistemi ile yapılması zorunludur. Bu başvuruların geçerli olabilmesi için uyuşmazlıkla ilgili başvuru formunun eksiksiz olarak doldurulması, varsa bilgi ve belgelerin Tüketici Bilgi Sistemine yüklenmiş olması gerekir.

Başvuruda bulunması gereken zorunlu bilgilerde eksiklik ya da tutarsızlık bulunması durumunda, tüketici hakem heyeti başkanı tarafından yazılı olarak yedi gün süre verilmek suretiyle başvuru sahibinden ek bilgi veya belge istenir.

Konusu, sebebi ve tarafları aynı olan uyuşmazlık ile ilgili olarak birden çok tüketici hakem heyetine veya aynı tüketici hakem heyetine birden fazla başvuruda bulunulamaz.

Bir uyuşmazlığa ilişkin olarak tüketici hakem heyetince verilen kararın kesinleşmesinin ardından; konusu, sebebi ve tarafları kesinleşen kararla aynı olan yeni bir başvuru yapılamaz. Aksi takdirde tüketici hakem heyeti kendiliğinden ya da taraflardan birinin itirazı üzerine her zaman kesinleşen karar ile kesin hükmü dikkate alır.

Tüketici Hakem Heyeti Kararlarının Niteliği ve Sonuçları Nelerdir?

Tüketici hakem heyeti, uyuşmazlık ile ilgili karar verirken tarafların talebiyle bağlıdır. Ancak başvurunun yapıldığı tarihte uyuşmazlık miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olmadığı durumlarda, başvuru sahibinin hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktarı belirtmesi ve inceleme sürecinde uyuşmazlık miktarının bilgi veya belgelerle tam olarak tespit edilmesi halinde talep edilen miktardan daha fazlasına veya azına karar verilebilir. (Ancak herhalde 30.000 TL sınırını aşmamalıdır.)

Tüketici hakem heyeti kararı tarafları bağlar.

Tüketici hakem heyeti kararı yalnızca verildiği uyuşmazlık için hüküm ifade eder.

Tüketici hakem heyetine yapılan başvurular, başvuru tarih ve sırasına göre en geç altı ay içinde görüşülür ve karara bağlanır. Yapılan başvurunun niteliği dikkate alınarak, karar süresi en fazla üç ay daha uzatılabilir.

Tüketici hakem heyeti kararları, İcra ve İflas Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirilir.

Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde, ilk başvuruda yer alan taleplerle ilgili karar verilmeyen hususlarda, kararın tamamlanmasını isteyebilir.

Uyuşmazlıkla ilgili olarak tüketici hakem heyeti tarafından tüketici aleyhine karar verilmesi halinde tebligat ve bilirkişi ücretleri Bakanlıkça karşılanır.

Uyuşmazlığın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi durumunda, tebligat ve bilirkişi ücretleri kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde feragat veya kabul beyanında bulunan tarafın tüketici olması halinde tebligat ve bilirkişi ücretleri Bakanlıkça karşılanır.

Tüketici Hakem Heyeti Kararlarına İtiraz Süresi Nedir ve Sonuçları Nelerdir?

Taraflar, tüketici hakem heyetinin kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde tüketici hakem heyetinin veya tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edebilir. İtiraz, tüketici hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Ancak talep edilmesi şartıyla hâkim, tüketici hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir.

Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir.

Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda mahkemece tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nispi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir. 

Mevcut olduğu halde tüketici hakem heyetine sunulmayan bir bilgi veya belgenin tüketici mahkemesine sunulması nedeniyle kararın iptali halinde tüketici aleyhine yargılama giderine ve vekâlet ücretine hükmedilemez.

Bu Yönetmeliğin; “başvuruda bulunması gereken zorunlu bilgilerde eksiklik ya da tutarsızlık bulunması durumunda, tüketici hakem heyeti başkanı tarafından yazılı olarak yedi gün süre verilmek suretiyle başvuru sahibinden ek bilgi veya belge istenir.” hükmü ile “Kararın Tamamlanması” başlıklı 26.ncı maddesi 1/1/2023 tarihinde, diğer hükümleri ise 01.10.2022 tarihinde yürürlüğe girecektir.

Stj. Av. Merve Alveroğlu

BÜLTEN: ANAYASA MAHKEMESİNİN 08.09.2022 TARİHLİ VE E: 2022/54, K: 2022/99 SAYILI KARARI HAKKINDA

20.09.2022 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan 08.09.2022 tarihli Anayasa Mahkemesi Kararında, Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 54.maddesinin a bendi ile aynı kanunun 65.maddesinin a fıkrasının 9 numaralı bendinde yer alan “…ile öğrencilerin” ibaresinin Anayasanın 2. 7. ve 42. Maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek iptallerine karar verilmesini talep etmiştir.

            Davacı hakkında verilen “yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasının” iptali istemi ile açılan davada itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.

            Başvuru kararında ilgili YÖK mevzuatında yer alan 54. maddenin a bendinde, itiraz konusu kuralda disiplin cezasını gerektiren eylemlerin soyut bir biçimde açıklandığı ve hangi eyleme hangi cezanın uygulanacağı hususunun açıkça belirtilmemesinin Anayasa’nın ilgili maddelerine aykırı olduğu iddia edilmiştir. Bilindiği üzere; Anayasamızda düzenlenen temel hak ve özgürlükler ancak Anayasa madde 13 hükmüne istinaden kanunla sınırlanabilir. Ancak bu sınırlama kavramı sınırsız bir yetki olarak düşünülmeyip Anayasamızın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı düşmemelidir. Bu halde eğitim ve öğretim hakkını sınırlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp aynı zamanda  kuralların keyfi uygulanabilirliğine izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir niteliklerde olması gerekmektedir. Bahse konu kural ise açıklanan hususlardan uzak, bireylerin hangi somut duruma hangi somut cezanın uygulanabileceğini öngörmesine engel olacak şekilde belirsizdir.

            Açıklanan sebeplerle kural Anayasa’nın 13. ve 42. maddelerine aykırı bulanarak iptaline karar verilmiştir.

            Başvuru kararında dile getirilen diğer bir husus ise; ilgili mevzuatta yer alan 65. maddenin a fıkrasının 9. bendinde yer alan “…ile öğrencileri” ifadesi ile öğrenciler için öngörülen disiplin suç ve cezalarının kanunla düzenlenmesi gerekirken bu yetkinin yönetmelik çıkarmak suretiyle idareye verildiği hakkındadır. Bilindiği gibi; kanun koyma yetkisi TBMM’ye aittir. Bu yetki, Anayasa’nın 99. ve 129. maddelerinde yer alan istisnalar saklı kalmak kaydı,  ile devredilemez. Türevsel nitelikte olan düzenleyici işlemleri bakımından yürütmenin düzenleme yetkisi, sınırlı, tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir.

Bu sebeple temel ilkeleri belirli olmadan ve çerçevesi çizilmeden, yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir kanun hükmü ile sınırsız, belirsiz, geniş bir alanı düzenleme yetkisinin yürütmeye bırakılması Anayasanın 2. ve 7. maddelerine aykırılık oluşturmaktadır.

Anılı ilgili mevzuatın 54. maddesinin a bendi 65. maddenin a fıkrasının 9. bendinde yer alan “…ile öğrencilerin”, “disiplin işlemleri” ve “…ile ilgili hususlar” ibarelerinin iptal edilmesi kararları, kanun boşluğu doğmasının önüne geçilebilmesi amacıyla yayımlanma tarihinden itibaren 9 ay sonra yürürlüğe geçecektir.

Stj. Av. Merve Alveroğlu

BÜLTEN: SIVILAŞTIRILMIŞ PETROL GAZLARI (LPG) PİYASASI LİSANS YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

20 Eylül 2022 tarihli ve 31959 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan vılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Lisans Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile yapılan değişiklikler hukuki anlamda önemli sonuçlar meydana getirmektedir. Bilindiği üzere yönetmeliğin asıl amacı; yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan temin edilen sıvılaştırılmış petrol gazlarının (LPG) güvenli, ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için gerçek ve tüzel kişilere verilecek lisanslara ve kayıt düzenlerine ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir. İlişkinin sağlıklı yürütülebilmesi amacı ile akaryakıt istasyon işletmeleri ile akaryakıt dağıtım şirketleri bayilik sözleşmesi imzalanır ve bu bağlamda istasyon işletmeleri ürünleri dağıtım şirketlerinden satın almaktadırlar.

Buna istinaden yönetmeliğin daha anlaşılır hale gelmesi amacıyla bazı terimler yönetmelik içerisinde tanımlanmıştır. Bu tanımlara ek olarak bugün yapılan değişiklik ile beraber bazı yeni terimler ve tanımları yönetmeliğe eklenmiştir. Buna göre; yönetmeliğin 4.üncü maddesinin birinci fıkrasına “Lisans” tanımından sonra gelmek üzere aşağıdaki “LPG otogaz bayilik sözleşme beyanı” tanımı ve “Tesis” tanımından sonra gelmek üzere aşağıdaki “Tip sözleşme” tanımı eklenmiştir.

LPG otogaz bayilik sözleşme beyanı: Otogaz bayi ile dağıtıcısı arasında imzalanan LPG otogaz bayilik sözleşmesinin ilgili dağıtıcı lisansı sahibince daha önce Kuruma ibraz edilen tip sözleşme örneğinin aynısı olduğunu belirten ve sözleşmeye ilişkin temel bilgilerin (Tesis adresi, sözleşme başlangıç tarihi, sözleşme bitiş tarihi ve ilgili taraflara ilişkin bilgiler) yer aldığı ve tarafların yetkililerince imzalanan sözleşme beyanını,

Tip sözleşme: Lisans sahiplerinin esas faaliyetlerine ilişkin sözleşme örneklerini, ifade eder.

Nitekim eklenen yeni terimler; aynı yönetmeliğin 7.maddesinin b bendinde yapılan değişiklik ile; LPG Otogaz Bayilik Lisansı için; dağıtıcılarla yapılmış LPG otogaz bayilik sözleşme beyanının ve İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatının bulunması zorunludur. ve yine 18. maddeye eklenen yeni fıkra ile;  Kanuna göre faaliyette bulunanlar esas faaliyetlerine ilişkin tip sözleşme örneklerini ve bunlarda yapılacak değişiklikleri yürürlüğe koymadan önce Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.” şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Stj. Av. Merve Alveroğlu

TÜRK VATANDAŞLIĞI ALMAK İÇİN 250.000 USD DEĞERİNDE TAŞINMAZ ALIM ŞARTI DEĞİŞİYOR!

Türk vatandaşlığı için alabilmek için halen yürürlükte olan  Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik’in  20. maddesi uyarınca Türkiye’de 250.000 USD değerinde taşınmaz ya da taşınmazlar alan yabancılar, kanunun öngördüğü diğer şartları da taşıyorsa Türk vatandaşlığına kabul ediyordu. Ortalama 3-6 aylık bir süreç içerisinde bu yol ile vatandaşlık almak isteyen kimseler Türk vatandaşı olabiliyordu.

Yakın zamanda yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine toplantısı sonrasında bu sayının 400.000 USD olarak değiştirileceğine ilişkin açıklama yapıldı. Henüz yürürlüğe girmemiş olan bu değişikliğin yakın zamanda gerçekleşeceği düşünülüyor. Bu durumda Türk Vatandaşlığı alımı; Türkiye’de 400.000 USD değerinde taşınmazın veya taşınmazların alım şartına bağlanmış olacak. 

Seyhan Hukuk Bürosu, alanında uzman avukat kadrosu ile Türk vatandaşlığı alımındaki işlemlerinizi takip edebilir, tapu dairelerinde ve diğer kamu dairelerinde güvenli ve hızlı bir şekilde işlemlerinizi yürütebilir. Danışmanlık alımı için bizlere ulaşın!