Uluslararası Ticaret Mevzuatı

Uluslararası Ticaret Mevzuatı

Çoğu durumda, uluslararası ticaret hukuku, uluslararası ticareti düzenleyen kurallar ve yasalar anlamına gelir. Uluslararası ticarette uzmanlaşmış avukatlar (Seyhan Hukuk Bürosu’ndakiler gibi) iki şeyden birine odaklanır – uluslararası ticarette ulusal yasaların uygulanması veya uluslararası antlaşmalara dayalı mevzuatın uygulanması.

Ulusal mevzuat bağlamında uluslararası ticaretin iki ana alanı ihracat kısıtlamaları veya yaptırımları ve ticaret çözümlerini içerir. Ticarette korumacı uygulamalar, devletlerin yabancı mallar için haksız fiyatlar nedeniyle ve/veya ihracatçı ülkeden gelen sübvansiyonlar nedeniyle yerel üretime zarar veren ithalatı ayarlamak için kullandıkları araçlardır. Örneğin, Uluslararası Ticaret Komisyonu (“ ITC ”), “anti – damping” veya anti – damping olarak adlandırılan bir verginin uygulanmasına izin verir; bu vergi, yabancı bir şirketin bir ürünü kendi ülkesinde satıldığından daha düşük bir fiyata satması durumunda uygulanan “damping” (dumping) adı verilen mallar için geçerlidir.

İhracat kısıtlamaları, ülkenin dış politika hedefleriyle bağlantılı olarak kritik ekipman, yazılım ve teknoloji ihracatına ilişkin kısıtlamaları içermektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde, öncelikle Dışişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı olmak üzere üç devlet kurumu ihracat kısıtlamaları getirebilir. İhracat kısıtlamalarının ihlali hem cezai hem de hukuki sorumluluğa neden olabilir.

Uluslararası anlaşmalara gelince, şirketlerin uluslararası ticareti düzenleyen resmi bir uluslararası kısıtlama olan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kuralı hakkında tavsiyeye ihtiyaçları olabilir. Diğer antlaşmalar arasında Kuzey Amerika’daki NAFTA gibi serbest ticaret antlaşmaları veya Türkiye ile AB arasındaki bir gümrük birliği antlaşması da örnek olarak verilebilir.

Bazı firmalar mevzuatın sadece bir yönüne (anti – damping gibi) odaklanırken, diğerleri geniş bir yelpazede ve uluslararası ticaretin tüm yönlerinde çalışmaktadır. Gelecekte, kişisel verilerin akışı ile ilgili yasaların, izin verilen çok ülkeden ülkeye değiştiği tahmin edilmektedir.

ULUSLARARASI TİCARET AVUKATLARI NE YAPAR?

Uluslararası ticaret konusunda uzmanlaşmış avukatlar hem yurt dışında faaliyet gösteren yerli şirketlere hem de Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı şirketlere yardımcı olabilir. Yabancı işletmeler genellikle konuyla ilgili danışmanlıktan yararlanmak ve konuyla ilgili davalarda onları temsil etmek için uluslararası ticarette uzmanlaşmış avukatlarla çalışırlar.

Yurtiçi davalarda, uluslararası ticaret avukatları, müvekkillerini ITC veya Ticaret Bakanlığı nezdinde, ithalat yasalarına ve korumacı politikalara (örneğin, anti – damping) ilişkin anlaşmazlık konularında temsil edebilirler. ITC, Ticaret Bakanlığı veya Gümrük ve Sınır Koruma, müvekkilin kabul etmediği temsillerde bulunacak ve avukat bunları Uluslararası Ticaret Mahkemesi’nde temsil edebilecektir. Avukatlar ayrıca müvekkillere malların üretim yeri ile ilgili sırlar ve kurallar konusunda ve ayrıca ihracat için ilgili kurumlardan izin alma konusunda yardımcı olurlar. Avukatlar, devlet kontrollerden geçmenize yardımcı olabilir.

Uluslararası ticaret alanındaki avukatları, DTÖ’nün ana hakem olduğu birçok anlaşmazlığı çözmektedir. Sadece devletler DTÖ’deki farklılıklarını çözebilir. Avukatlar ayrıca müşterilerini uluslararası kuralları etkilemek için onların çıkarlarını uluslararası kurumlarda öne çıkarmak için onları destekleyebilirler.

2023 yılında Yapay Zekanın Geleceği – Yapay Zekada En Önemli 8 Gelişme

2023 yılında Yapay Zekanın Geleceği – Yapay Zekada 8 gelişim.

Yapay Zeka çok büyük bir yol katetmiştir. Basit sorulara cevaplar ve satranç oyunlardan, iş dünyasındaki karmaşık sorunlarının çözümüne ve gelecekteki gidişatlarının öngörülerine kadar geldi. Yapay zekanın yol açtığı geniş çaplı işsizlik kaygılarına rağmen, üretim zincirlerinin ve işlemlerinin yapay zeka sayesindeki otomasyonu kaçınılmazdır. Şirketler halihazırda yapay zekadaki en son gelişmelere yatırım yaparak müşteri hizmetlerini iyileştirmeye ve veri toplamayı hızlandırmaya çalışıyorlar. Bu kılavuz, yapay zekayla ilgili olan mitleri ortadan kaldırmayı ve 2023 yılındaki en önemli 8 yapay zeka gelişmeyi dikkate alarak bu gidişatları daha iyi anlamaya çalışıyor.

2023’te Yapay Zekada en önemli 8 gelişme

Az kodlu ve çok kodlu yapay zeka

Gartner yapay zekanın yeni az kodlu kullanıcıların yapay zekanın kodlu optimizasyonun 2026 yılına kadar %80’ni oluşturmasını bekliyor. Teknik olmayan personelin yapay zeka dünyasındaki daha büyük rolü bu teknolojinin birçok alandaki kullanımını kolaylaştıracaktır. Kodsuz platformlar, örneğin Sway AI, proje yöneticilerin yapay zeka optimizasyonu hızlandırmalarına yardımcı olacaktır. Büyük ve Orta ölçekli şirketlerin yarısı kadar halihazırda az kodlu yazılım faaliyetleri uygulamaktadırlar, bu gelişmeler IT uzmanlarından ve destek ekiplerine olan ihtiyacını azaltacaktır.

Gelişmiş Analizinin Büyümesi

Gelişmiş Analiz veri oluşumu ve hazırlama ile ilgili olarak yapay zeka araçlarını güçlendiriyor. Makine Öğreniminin kullanımı ve Doğal Dil İşleme kullanarak, verileri bulmak için sıkça kullanılan araçlar güçlendirilecekler. Her sektör halihazırda gelişmiş veri analizi için uygulama metodunu bulmuştur, bu durum Gelişmiş Veri Analizini 2023 yılında Yapay zekadaki en önemli gelişmelerden biri haline getirmektedir. Gartner’a göre 2025 yılına kadar tüm verilerin %75’i gelişmiş veri analizi teknikleri tarafından üretilecektir. Bu büyüyen veri kültürü iş dünyasındaki kullanıcıların ve şirket yöneticilerin verilere erişim kazanmalarına ve kritik değişikliklerin sürecini otomatik hale getirip onların kullanımı için uzmanlığa ihtiyacını kaldırır.

Yapay Zeka Üzerinden Sibergüvenlik

2022 yılında ABD’de hack’ların ortalama maliyeti 9,44 milyon dolara denk gelmiştir. Elktrik Sibergüvenlik 2022 raporunda aynı zamanda tüm küçük ölçekli işletmelerin %67’sinin birden fazla heklemeyle karşılaştığını bildirmiştir, yapay zekadaki yeni gelişmeler ise bu durumu etkileyebilir. Yapay Zeka işçilerin denetimi için kullanılabilir çünkü çalışanların bilgi işçilerin %51 uzaktan çalışmaktadır. Üstelik, gelişmiş denetim uygulamaları bilişim sistemlerinin internet araçları, uygulamaları ve serverları entegre edip, sadece çalışanların denetiminde yardım etmekle kalmayıp aynı zamanda bulut teknolojilerle ilgili olan sorunlara ani çözümleri de getirebilir.

Sanatta Yapay Zeka

MidJourneyAI makine öğeriniminin algoritmalarıyla tüm dünyayı sarsmıştır. Bunlar metinleri kullanarak benzersiz resimler yapabilirler, bunu önceden yüklenmiş çok büyük miktarda veri kullanarak yapmaktadır. Yapay zeka sanatı inanılmaz şeffaflığını, ileri bilgisayar sistemlerini kullanarak geliştirecektir. Otomatikleşmiş içerik hazırlama sistemi daha fazla sayıda insana cazip gelecek olan içeriği hazırlayacaktır ve daha da bilgilendirici içeriğin ortaya çıkmasına sebep olacaktır ve dolayısıyla 2023’te yapay zekadaki en önemli gelişmelerden olacaktır.

İnsanlarla Yapay Zeka Arasında Daha Fazla İşbirliği

Nature Machine Intelligence’sın gerçekleştirdiği bir çalışmasına göre gelecek insanlarla yapay zeka arasındaki işbirliğinde yatıyor, birinin diğerinin yerini almasında değil. Yapay zekayla donatılmış bilgisayarların kullanımı insanların artık sürekli tekrarlanan faaliyetlerde bulunmamaları gerekeceği anlamına geliyor. Bu gelişmelerin bazıları halihazırda aşağıdaki sektörlere girmişler:

  • Sağlık – Daha fazla deneme aracı kullanılabilir, robotların gerçekleştirdiği cerrahi müdahalelerin sayısındaki artış
  • Tarım sektörü – Yapay zeka tarafından tohumların nerede gömüleceğine dair karar verilmesi, farklı hayvan ve bitki türlerinin takibi
  • Otomatikleşmiş Sektör – Otomatikleşmiş araba üretimi, kontrol sistemlerinin ve üretim zincirlerinin otomatikleşmesi

Üretici Yapay Zeka ve Kişiselleşme

ChatGPT 3’ün büyük ünü, aynı zamanda dil modellerinin potansiyelini gözümüzün ucuyla görmemize izin verdi. Aynı zamanda dil modellerinin reklam içeriklerinin sayısındaki artışındaki önemini görmemize yardımcı oldu. Dolayısıyla yapay zeka üzerinden hiper-kişiselleştirme yapay zekadaki en önemli gelişmelerinden biridir. Yapay zeka derin sinirsel ağ kurulumunda, sesli, video ve fotoğraf analizdeki gelişmeleri birleştirir. Bu gelişme eğlence ve e-ticaret alanlarını son derece ciddi bir şekilde etkileyecektir.

Uç Hesaplama Yapay Zekası

Yapay Zeka Uç Hesaplama ile karşılaşınca ‘’Yapay Zeka Uç Hesaplaması’’ ortaya çıkar – bilgisayar hesaplamalardaki bir sonraki adım. Bu adım veri analizi sürecini merkezsizleştirecektir. Uç hesaplama veri analizini verilerin kaynağına yaklaştırıyor bu da veri kaynaklarından gelen verilerin aniden analiz edilebileceği anlamına gelmektedir. Uç hesaplama henüz ilk aşamalarında olsa da, uç hesaplama pazarının 2027 yılına kadar 3 milyar doları aşması bekleniyor. Öyle olsa da, nesnelerin interneti araçların gitgide daha fazlası uç hesaplamadan faydalanmaktadır. Aslında, uç hesaplama yapay zekanın ünü rekor seviyelere çıkmaktadır çünkü kullanılan enerjinin miktarını yerel analiz üzerinden dramatik bir şekilde azaltmaktadır ve veri güvenliğine ilişkin dış bilgisayar sistemlerine verilerin yüklenmesinden dolayı kaygılarını ortadan kaldırmaktadır.

Dijital İkizler

Dijital İkizler, dijital haline getirilen gerçek dünyadan bir nesne anlamına geliyor. Böylece fiziki nesnelerin simülasyonu gerçekleştirip aynı anda onları denetleyebilir. Gitf dosya formatı dijital ikizle generatif yapay zeka arasındaki sinerjinin bir sonucudur. Aslında, bu 3D nesnelerin bir bilgisayar uygulamadan diğerine aktarılmasını kolaylaştırmıştır. Ek olarak, imalatta üretim zincirlerinin optimizasyonu, prototiplerin testleri ve mimari tasarım konseptlerin gelişimi, insanların sağlığının denetimi – hepsi dijital ikiz teknolojisinin ürünleridir. Bently, Siemens ve General Electric gibi firmalar halihazırda metaverse altyapısında yerlerini, dijital ikizler uygulamalarında dijital noktaları birleştirerek, belirlediler.

Seyhan Huku Bürosu yapay zekadaki en son yenilikleri takip etmektedir. Bu metin Bishawadeep Mitra tarafından EMERITUS adlı web sayfasında yayımlanan bir makalenin çevirisidir.

Çeviren: Doruk Arslan

ChatGPT’nin Hukuki Hizmet ve Toplum İçin Etkileri

Çevirmenin Notu: Bu makale, Suffolk Üniversitesinin Dekanı ve hukuk profesörü olan Andrew Perlman tarafından yazılan ve 10.05.2023 tarihinde Harvard Hukuk Fakültesi’nin web sayfasında yayımlanan bir makalenin özetinin çevirisidir.

ChatGPT’nin Hukuki Hizmet ve Toplum İçin Etkileri

22 Kasım 2022 tarihinde OpenAI ChatGPT adlı bir chatbotu yayımlamıştır. Chatbot’un hem  hukuki hizmetlerde hem daha genel olarak toplumda kullanım potansiyelini göstermek için bu makale bir saat içerisinde ChatGPT tarafından yazılmıştır.

Sadece bu özet, önsöz ve taslak başlıkları, epilogu, ve bota sorulan sorular insan tarafından yazıldı. ChatGPT metnin geri kalanını insan müdahalesi olmadan yazdı.

Şunu söylemek gerekir ki, ChatGPT’nin yanıtları harika değildi ve bazen sorunluydu, ayrıca hukuki hizmetlerde ChatGPT’nin kullanımı düzenleme ve etik kuralları bakımdan birçok soruna yol açmaktadır. Bununla birlikte, ChatGPT yapay zekanın hayatlarımızı hem küçük hem daha ciddi anlamlarında hayatlarımızı nasıl etkileyebileceğinin altını çizmektedir. ChatGPT belki de kaçınılmaz olarak bilgi nasıl yarattığımızı, hukuki ve diğer hizmetleri nasıl elde ettiğimizi ve insanları kariyerlerine nasıl hazırladığımızın değişeceğini göstermektedir. Ayrıca toplumdaki bilgi işçilerin rolünü, kimin neyi yazdığını, ve bu tür araçlar tarafından oluşturulan verilerin kötüye kullanımı ya da onlara aşırı güvenip güvenmemizle ilgili soruları ortaya çıkarmaktadır.

Yapay zekanın hızlı gelişiminin yarattığı sorunlar artık uzaktaki bir gelecekle ilgili değiller. Bu sorunlar halihazırda ortaya çıkmıştır ve bu metin geleceği birazcık da olsa görmemizi sağlıyor.

ÖNSÖZ

Hukuki fütüristler teknolojilerin hukuk sektörünü değiştireceğini uzun süredir tahmin ediyorlar, fakat bu tarihe kadar teknolojinin hukuk üstündeki etkisi, devrimci nitelikte olmaktan ziyade evrimci nitelikteydi. OpenAI tarafından 30 Kasım 2022’de ChatGPT’nin ortaya çıkarılması, bir devrimin başlangıcını sergiliyor olabilir.

Son 30 yılında, teknolojilerin verilere nasıl eriştiğimizi ve onları nasıl oluşturduğumuzu temelli bir şekilde değiştirebileceğine dair birden çok şaşırtıcı gelişmeye şahit olduk. Bu gelişmelerden biri internetti, internet verileri bulmanın ve paylaşmanın yakında ne kadar kolay olabileceğini bize gösterdi. Google’ın arama motoru buna dair başka bir örnek olmuştur, Google bize internette ihtiyaç duyduğumuz şeyleri bulmamız için yeni bir araç verdi ve internet dünyasında hareket etmek için yenilikçi yaklaşımların ortaya çıkmasını tetikledi. iPhone’nun ortaya çıkması hayal gücümüzü yine harekete geçirdi ve bize ceplerimizdeki küçük bir cihazla neler yapabileceğimizi gösterdi, böylece birçok farklı şekilde hayatlarımızı etkileyen birçok uygulamanın ve aracın ortaya çıkmasına neden olmuştur (hem iyi hem de kötü niyetli kullanım için).

ChatGPT’nin ortaya çıkışı ise bu gelişmelerden en yenisidir. ChatGPT generatif yapay zekanın güçlü yönlerini bize gösterdi, yapay zeka çok büyük miktarda veriyi algılayıp, sorulan soruya göre, yeni ve benzersiz bir yanıt verebilir. Chatbot’a basit soruları sorarak kişisel ve profesyonel kullanımı için benzersiz bir içerik hazırlamayı hayal edebiliriz. Artık birkaç saniyede karmaşık e postaları, dönem ödevleri, raporları, iş planları, poemleri, şakaları ve bilgisayar kodları bile yazdırabiliriz ChatBot’a. Hukuk alanı için ChatGPT internetten bile daha hızlı bir değişime yol açabilir. Avukatların işlerinin önemli bölümü yazmaktan ibarettir- E postalar, genelgeler, talepler, dava özetleri, şikayetler, keşif talebi ve yanıtları ile her türlü işleme ilişkin evrakları v.s.

Mevcut teknoloji bu kelimelerin oluşturulmasını kolaylaştırsa da, örneğin şablonları ve otomatik evrak oluşturma araçları sayesinde, bu araçlar çoğu avukatın işini çok az değiştirmişlerdir. Buna karşın, ChatGPT gibi yapay zeka araçları, daha farklı resmi evrak ve bilgi türleri oluşturma şeklimizi değiştirebilir. Aslında, ChatGPT’nin ortaya çıkarılmasını takip eden birkaç ayda, hukuk firmaları ve hukuk teknoloji şirketleri halihazırda generatif yapay zeka araçlarının yeni kullanımlarını ilan ediyorlar.

Yapay zekanın hem toplum hem hukuk alanı üzerindeki etkisini göstermek amacıyla ben bu yazının geri kalanını 5 Aralık 2022’de yaklaşık olarak bir saat içerisinde, ChatGPT’ye soru sorarak oluşturdum. Aşağıda belirtilen bir istisna dışında (orada BingChat’i kullandım) makalenin geri kalanı ChatGPT tarafından oluşturulmuştur ve bir insan ortaya çıkan metni editlemememiştir.

Soruların bir bölümünü ChatGPT’nin makale girişini oluşturmasından sonra organize ettim. ChatGPT oluşturulan makalede hukuk alanına dört farklı şekilde katkıda bulunabileceğini söyledi: hukuk araştırması, evrak oluşturması, hukuk bilgileri ve hukuksal analizi. Makalenin geri kalanını bunlara göre hazırladım ve ChatGPT’ye onun bu alanlardaki yetenekleri deneyecek olan soruları sordum.

Söz konusu teknolojinin ne kadar hızlı geliştiğini göstermek için, sonuçtan önceki son soru Microsoft’un Bing Chat’ın hukuki analizine ilişkin kapasitesini gösteriyor. Bing Chat ChatGPT’nin daha da gelişmiş bir versiyonuna dayanmaktadır ve deneme dönemine Ocak 2023’te girmiştir. Bing Chat’in medeni süreç sınavını (hem açık uçlu hem çoktan seçmeli) ve BingChat inanılmaz güzel cevaplar verdi. Aynı zamanda, hukukta etiğe ilişkin 15 tane zor çoktan seçmeli soruyu sordum ve BingChat bu 15 sorudan 12’sini doğru cevapladı. Bing soruların çoğunu doğru cevaplamakla kalmadı (ayrıca yaptığı analiz de müthişti), aynı zamanda hata yaptığında bile, karmaşık bir şekilde hata yapıyordu. Kısaca, Bing Chat halihazırda not ortalaması 80-85 civarında olan bir hukuk öğrencisidir ve zamanla sadece gelişecektir.

Şunu da belirtmek önemlidir, ChatGPT’nin verdiği cevaplar eksiksiz değildi ve zaman zaman sıkıntılı idiler. Örneğin, hukuki evrakları eksikti, ayrıca bazı konuların tartışması (kişisel kanun gibi) ayrıntıları göz ardı ediyordu. Üstelik, yapay zekanın hukukla ilgili hizmetler için kullanılması, düzenleme ve etik açıdan birçok sorunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır, buna örnek olarak avukat olmayıp da kendini avukat olarak göstermek olabilir.

Ayrıca bu tür araçlar genel olarak toplumu tehdit eder. Uzun bir süre boyunca Bing Chat ile çalışmaktan sonra (özellikle Microsoft’un sorulabilecek soru sayısını kısıtlamadan önce) benim için yapay zekanın korkutucu yanıtlar verebileceği ve bilinçli bir şeymiş gibi bir izlenim bırakabildiği net oldu. Belki de yapay zekanın oluşturduğu en büyük tehdidi insanların inançlarını ve duygularını ne kadar kolay manipüle ettiğidir. Bunun sadece bir teknoloji olduğunu bilsek de, yapay zekayla temasın bıraktığı etkileri gerçek ve ciddilerdir. Yanlış ellerde, bu insanların nasıl düşündüklerini, hissettiklerini ve davrandıklarını şekillendirmek için kullanılabilir.

Aynı zamanda, ChatGPT yapay zekanın gelecekte nasıl bir kapasiteye sahip olabileceğini göstermektedir, buraya aynı zamanda ChatGPT’nin hayatlarımızı hem ciddi hem ciddi olmayan şekillerde etkilemesi de dahil. ChatGPT verileri nasıl oluşturduğumuzu ve verilere nasıl eriştiğimizi, hukuki ve diğer hizmetlerden nasıl faydalandığımızı ve insanları kariyerlerine nasıl hazırladığımızı değiştirebilir. Bununla birlikte, toplumdaki vasıflı işçilerin rollerini de sorgulamaya başlarız, işini kimin yaptığını belirtmemizin yolunu (örneğin, insanların yazı şeklindeki çalışmaların onlara ait olup olmadığını belirlemek gibi), ve bu tür araçlarla elde edilen verilere aşırı güvenip güvenmediğimiz ve bu verilere kötüye kullanıp kullanmadığımız konulardaki sorular da ortaya çıkacaktır.

Yapay Zekanın yol açtığı değişim artık gelecekte olabilecek bir şey değil. Bir sonraki şaşırtıcı an gelmiştir ve bu yazı geleceği birazcık olsa da görmemize izin veriyor.

Tercüman: Doruk Arslan

Makalenin tamamını ekteki linkten okuyabilirsiniz: https://clp.law.harvard.edu/knowledge-hub/magazine/issues/generative-ai-in-the-legal-profession/the-implications-of-chatgpt-for-legal-services-and-society/

İthalatta Gümrük İdaresinin Vergilendirme Süreci

İthalatta Gümrük İdaresinin Vergilendirme Süreci

Dış ticaret faaliyetleriniz kapsamında Türkiye’ye giriş veya Türkiye’den çıkış yapacak olan eşyayı gümrük idaresine bildirmeniz gerekir. Buna ‘’gümrük beyanı’’ denir.

Söz konusu gümrük beyanınızda eşyaya hangi gümrük ve dış ticaret koşullarının uygulanacağını belirleyen bilgileri vermelisiniz. Gümrük idaresi verdiğiniz bilgileri doğrular. Beyanın kontrolü ve eşyanın muayenesi sonucunda eşyanız için ödenmesi gereken vergiler belirlenir. Vergi kaybına bir hususun tespit edilmesi durumunda gerekli para cezası uygulanır.

Bazı eşyalara şartlı olarak vergilerden muafiyet veya indirimler uygulanabilir. Muafiyete tabii olan eşyaların örnekleri şunlardır:

  1. Değeri 150 Euro’yu  geçmeyen eşya (30.05.2019 itibariyle 15.05.2019/30775 R.G. CK 1111 gereğince 150 Euro’yu geçmeyen kişisel kullanım amacıyla satın alınmış bir kitap ve benzeri basılı yayınlar vergilerden muaftırlar)
  2. Yerleşim yerlerini Türk Gümrük Bölgesi’ne nakleden gerçek kişilere ait olan eşyalar. Yani Türkiye’ye taşınanların eşyaları.
  3. Miras yoluyla elde edilen kişisel eşyalar
  4. Türkiye’ye eğitim görmek amacıyla gelenlerin kişisel malzemeleri.
  5. Türk Gümrük Bölgesi’nden geçici olarak çıkan gerçek kişilerin geri getirdiği ve kullanılmış ev eşyaları
  6. Yerleşim yeri Türkiye dışında olan gerçek kişilerin Türkiye’de satın aldıkları veya kiraladıkları evlerinde kullanılmak üzere getirilen ev eşyaları.
  7. Yolcuların satmak üzere değil de kişisel kullanımı için getirdikleri eşyaları.

Gerçek kişiler tarafından serbest dolaşıma sokulacak diğer eşyalardan:

  1. Fiyatı 430 Euro’dan az olan yolcuların getirdikleri hediyelik eşyalar
  2. Şeref nişanları veya ödülleri
  3. Uluslararası ilişkiler çerçevesinde alınan hediyeler.

Ayrıca, eğitim bilim ve kültürel amaçlı kullanılacak olan eşyalar, Tıbbi teşhis ve tedavide kullanılacak olan eşyalar, hayvanlar, biyolojik veya kimyasal maddeler, ilaçların kontrolü amacıyla kullanılacak olan maddeler, ulusal araştırma ve geliştirme kurumları tarafından gerçekleştirilen veya desteklenen araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde kullanılacak olan eşyalar.

İthalat gümrük vergilerini, gümrük beyannamesinin tescil edildiği tarihten itibaren ödemek zorundasınız. İthalat vergileri, gümrük beyannamesini tescil ettiğiniz tarihteki tarifeye göre hesaplanır. Söz konusu vergileri ödediğiniz anda gümrük yükümlülüğünüz kalkar. Eşyalarınızı, vergileri ödedikten alabilirsiniz. Bundan sonra bilgisayar sisteminde gümrük beyannamesinin işlemleri sonuçlandırılır.

Ödemelerinizi ticari bankalar ve kamu saymanlıkları veya GÜMKART ile gerçekleştirebilirsiniz. GÜMKART’ı kullanarak, ilgili bankanın POS cihazı üzerinden ödemeyi gerçekleştirebilirsiniz.

İlave bilgileri için Seyhan Hukuk Bürosundaki İngilizce ve Rusça konuşan dış ticaret uzmanı ve avukatlarla iletişime geçebilirsiniz.

SERBEST BÖLGELER NEDİR?

Serbest Bölge Nedir?

Serbest Bölgeler (SB) bir tür özel ekonomik alanlardır. Bunlar, ülke sınırları içerisinde bulunup gümrük bölgesinin dışında kalan alanlardır. SB’lerde malın ihracatı, ithalatı, imalatı ve belirli düzenlemeler kapsamında yeniden ihracatı yapılır. Genellikle limanlarda, uluslararası havalimanlarında ve ülkenin sınırlarının yanında oluşturulur. Yani genel olarak dış ticarete uygun coğrafi konumu olan alanlarda oluşturulur.

Dünya Bankasının tanımına bakacak olursak, ‘’Küçük, kapalı, gümrüksüz satış alanları. Bu alanlar içerisinde stoklama, yeniden ihracat veya ticari aktarma faaliyetleri gerçekleştirilir.’’ şeklindedir. Serbest Bölgeler aynı zamanda yoğun emekli imalat alanları olarak da tanımlanabilir, bunlar aynı zamanda hammaddelerin ithalatı ve onların işlenmesini de içerir. Fakat, modern SB’ler gittikçe daha çok hizmetler sektörüne odaklanırlar, örneğin: Yazılım, araştırma ve finansal hizmetler.

Serbest Bölgelerin Tarihi:

Gelişmekte olan ülkelerde ihracat işleme bölgeler yaygındır. Bunlar da sanayi ve ticari ihracat faaliyetleri desteklemek amacıyla oluşturulur. Dünya Bankasının tanımına göre, bunlar genellikle 10-300 hektar civarındaki genişliğinde, ihracata yönelik imalata odaklanan bölgelerdir. Bu alanlar firmalara serbest ticaret ortamını ve daha kolay ticari şartları yaratır. Bunların amacı yabancı yatırımcıları ve alıcıları çekmek, bu şekilde kendi mal ve hizmetlerinin yurt-dışı pazarlarına girişlerini kolaylaştırmaya çalışırlar, bu şekilde de yurt-içinde işsizliğe müdahale edip döviz elde etmeyi hedeflerler. 1997’de dünyada 93 ülkesinde ihracat işleme bölgeleri oluşturmuşlardır, bu sayede 22.5 milyon kişi istihdam edilmiştir, 2003 yılında ise ülke sayısı 116’ya çıkarken, istihdam edilen kişi sayısı 43 milyona çıkmıştır.

Tarihteki ilk serbest bölgesi MÖ 166’da, Delosi adlı bir Yunan adasında oluşturulmuştur. Fakat Delosi Adası MÖ 69 Yılında korsanlar tarafından yok edilmiştir. Romalılar farklı ‘’serbest şehirleri’’ belirlerlerdi, bunlar kendi kanunları yazardı, parayı basabilirdi ve Roma İmparatorluğa yıllık vergiyi ödemeye zorunda değillerdi. Bunu Romalılar 1 yüzyıla kadar uygulamaya devam etmişlerdir. Serbest Bölgelere başka bir örnek 12 Yüzyıldaki Hansa Birliği’dir. Hansa Birliği Almanya’nın kuzeyindeki kentleri arasında oluşan bir ticari örgütlenmedir. Hansa Birliği aynı zamanda Avrupa’da çeşitli ticari sömürgeleri kurarlardı.

İlk modern serbest bölge 1959’da İrlanda’nın Shannon kentinde kuruldu. Shannon Serbest Bölgesi ilk olarak uçak teknolojilerinde gelişiminin sonucu olarak kurulmuştur – uçakların gelişimiyle artık yakıtı doldurmak için Shannin Havalimaninda inmeye zorunda değillerdi, bu durum havalimanı için daha düşük iş yoğunluğu anlamına geliyordu, böylece havalimanı artık eskisi kadar karlı değildi. Bu durum havalimanındaki işyerlerinin azalmasına ve böylece işsizliğin artmasına yol açabilirdi. Bu sorunu çözmek ve havalimanındaki işyerlerini korumak için İrlanda hükümeti burayı Serbest Bölge olarak tanımlamaya karar verdi. Bu fikir başarılı olmuştur ve Shannon Serbest Bölgesi hala işlemektedir.

Bundan sonra dünyadaki SB sayısı hızlıca artmaya başladı. Özetlemek gerekirse, SB’ler istihdamı teşvik edip hem vatandaşlar için hem devlet için gelir kaynağı yaratırlar. Bu şekilde ülke ekonomisine faydalı olurlar. Bunlar genel olarak dış ticarete uygun olan alanlarda açılırlar. MÖ 166 yılından bugüne kadar Serbest Bölgelerin defalarca faydalı olduğu görüldü ve kanıtlandı. Bunlardan faydalanarak uluslararası ve yerli firmalar çeşitli şekillerde faydalanabilirler, yerel hükümetler ise istihdamı artırarak ve döviz geliri için uygun ortam yaratarak kendi halklarının refahına katkıda bulunurlar.

Ukrayna Savaşı Nedeniyle Rusya’ya Uygulanan Yaptırımlar ve Türkiye’nin Rusya ile AB/ABD Arasındaki Ticarette Rolü

24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’da yaşanan olaylardan dolayı dünya ciddi bir sürece girmiştir. Bu olayların ardından uluslararası ticaret koşulları dramatik bir biçimde değişmiştir. Bu bağlamda AB ve ABD Rusya Federasyonu’ndaki firmalara ve bireylere yaptırım uygulayarak ticari ilişkilerinde yeni engeller oluşturmuşlar, Rus işyerleri ise yaptırımlara maruz kalmamak adına, tüm bu olaylarda tarafsız kalmaya çalışan Türkiye üzerinden iş yapmaya karar vermişlerdir. Bu yazıda, “yeni uluslararası ticaret koşulları”, Türkiye’nin ABD/AB ile Rusya arasındaki ticarette yeni rolü incelenecek, “neden Türkiye?” gibi sorular ele alınacaktır. Ayrıca Rusya ile NATO ülkeleri arasındaki ticarette geçmişte yaptırımların üstesinden nasıl gelindiği de örneklerle (Finlandiya) ele alınacaktır, bu geçmişteki durum mevcut durumumuzu daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.

24 Şubat 2022 tarihinde Rusya Federasyonu ile Ukrayna arasında silahlı çatışmalar başlamıştır. Bunun sonucu olarak ABD, Avrupa Birliği ve bazı diğer ülkeler Rusya’ya ihracatlarda ve ithalatlarda bazı kısıtlamalar getirmişlerdir. Ayrıca, birçok firma markasının adını korumak amacıyla Rusya’dan gönüllü bir şekilde ayrılmıştır; örneğin ‘’the Big Four’’ olarak da bilinen dünyanın en büyük 4 tane muhasebe firması – Deloitte, EY, KPMG ve PwC Rusya’daki işlerine son vermeye karar vermişlerdir, bunların yanı sıra bazı büyük petrol firmaları da Rusya’yı terk etmeye karar vermiştir, bunların arasında – BP, Equinor ve Shell vardır. Rusya’dan ayrılan diğer büyük firmaların arasında- Nike, McDonald’s, Zara ve Adidas gibi firmalar da vardır.

Fakat, bazı ülkeler Rusya’ya yaptırım uygulamamıştır, bunların arasında Türkiye de bulunmaktadır. Son yıllarda Türkiye, Rusya ile ABD arasında dengeyi korumaya çalışmaktadır dolayısıyla Ukrayna’da yaşananların ardından Türkiye’nin yine tarafsız kalması çok da şaşırtıcı değildir. Fakat, Türkiye’nin dengeli dış politikasının başka bir yanı da bulunmaktadır.

Son yıllarda, ortalamanın üzerinde olan büyüme oranlarına rağmen, Türk ekonomisi olumsuz denilebilecek bazı süreçlerden geçmiştir. Sadece 2021 yılında ülkenin para birimi değerinin %44’nü kaybetmiş, 2018’den beri enflasyon oranları ise çift-haneli oranlara gelmiştir. Bu durum ülke vatandaşların yurt dışında ödemeleri gereken borçlarını ödemekte zorlandıkları anlamına gelmekte ve ülkenin döviz paraya ihtiyacı olduğunu göstermektedir. Türkiye bu ihtiyacı karşılayabilmek için tarafsız bir politika izlemeye özen göstermiştir. Dolayısıyla da savaştan dolayı birçok firma Rusya’da doğrudan iş yapmamaya karar verince ya da yapamayınca yaptırımlardan kaçınmanın yollarından biri de Türkiye olmuştur.

Ek olarak şunu da söylemek gerekir: Türkiye’nin coğrafi konumu da bu konuda önemli bir rol oynamıştır. Rusya, Orta Doğu ve Avrupa Birliği arasında kalan topraklara sahip olan Türkiye Cumhuriyeti Rusya’ya hızlıca ve taşıma masraflarını aşırı artırmadan ulaşmak isteyen her bir firma için olağanüstü bir seçenek haline gelmiştir. Örneğin, 2022 yılının mart ayında kurulan ‘’Azu International’’ adlı bir IT firması kurulduktan bir hafta sonra Amerika Birleşik Devletleri’nden Rusya’ya bilgisayar parçaları nakliye etmeye başlamıştır. Bu şekilde söz konusu firma 2022 yılında 20 milyon ABD doları değerinde mal Rusya’ya götürmüştür. İstanbul boğazları ve Türkiye’nin hem Karadeniz hem Akdeniz’deki deniz limanları sayesinde Türkiye’den Rusya’ya taşımacılığın en ucuz yöntemi olan – su yoluyla ulaşmak mümkündür. Ayrıca birçok firma üretiminin bir bölümünü ya da tamamını Türkiye’de bulundurur.

SOVYET DÖNEMİ FİNLANDİYA ÖRNEĞİ

Kış savaşı ve Devam savaşından sonra Finlandiya SSCB ile ilişkilerinde önemli değişiklikler yaptı. 1944’teki Devam Savaşının ardından Finlandiya, dış ilişkilerinde, batı ile ilişkilerini geliştirmek ile Sovyetler’in güvenini korumak arasındaki ince çizgi üzerinde yürüdü. Batı blokuyla yakınlaşırken ekonomik açıdan Batı’ya entegre olacağından şüphe eden SSCB’yi yatıştırmak için ABD’nin Marshall Planı’nı reddetti. Batı Avrupa örgütleri AET ve EFTA ile anlaşmalar yaparken bir yandan da Doğu Avrupa Sovyet Bloğuyla anlaşmalar yaparak SSCB’nin ayrıcalıklı ulusu olma statüsünü garantiledi ve SSCB’ye AET ortaklarına verdiği ticari tavizlerin aynısını vereceğine söz verdi.

Finlandiya’nın en büyük ticari ortakları Batı ülkeleri iken, Finlandiya da SSCB’nin (Batı Almanya’dan sonra) ikinci en büyük ticari ortağı haline geldi. Eşyalar Finlandiya üzerinden SSCB’ye ulaştırılıyordu. SSCB’nin Finlandiya üzerinden ithal ettiği mallar arasında gemiler, buz kırıcılar, tüketim malları ve hastane, otel ve endüstri tesisleri için inşaat malzemeleri de vardı. Finlandiya, SSCB için Batılı teknolojilere en önemli ulaşım noktası idi, zaman içerisinde Batı’ya açılan bir pencere oldu. Bu şekilde Finlandiya SSCB için daha değerli hale geldi; SSCB işgal edilmiş, komünist Finlandiya üzerinden Batıyla ticari faaliyetleri yürütemezdi. Finlandiya’nın bağımsızlığı Moskova’nın çıkarlarıyla uyuşmaya başladı. Bu dış politikaya Paasikivi-Kekkonen dış politikası dendi, bu iki Finlandiya lideri bu yaklaşımı geliştiren insanlardı.

Finlandiya bu ticari ilişkilerini yürütürken bir yandan ekonomisini büyüttü, öte yandan Sovyetler’in güvenini de korudu. NATO ülkeleri ve ABD Finlandiya’ya bu konuda engel olmadılar çünkü bu durum onların çıkarlarıyla da uyuşuyordu. İşte son zamanlarda Türkiye’nin de benzer bir rol üstlendiğini görmekteyiz. Türkiye’nin 21. yüzyılda edindiği ekonomik büyüklüğü sayesinde, ayrıca son yıllarda ABD ile ilişkilerinde karşılıklı güveninin azalmasından dolayı Türkiye, soğuk savaşın aksine tarafsız bir tutumu seçmiş gibi görünmektedir.

Ayrıca son yıllardaki enflasyon ve TL’nin değer kaybetmesi nedeniyle dış borcunu kapatması gereken Türkiye ekonomisinin de acil dövize ihtiyacı vardır. Ukrayna’daki olaylar nedeniyle Rusya ile NATO arasındaki ticari ilişkilerinde oluşan engeller yüzünden, Rusya’dan ve NATO ülkelerinden birçok firma zarara uğramamak için alternatif yolları aramaya başlamıştır. Türkiye’nin Rusya’ya çok fazla yaptırım uygulamaması nedeniyle ve yukarıda söz edildiği gibi, Türkiye’nin hem AB hem Rusya’ya coğrafi konumu açısından yakın olmasından dolayı, birçok şirket işlerini Türkiye üzerinden devam ettirmeye karar vermiştir. Örneğin Rus Fesco nakliye şirketi, Türkiye’deki rotalara yeni deniz limanları ve gemileri ekledi, böylece birçok sanayi, teknoloji ve elektronik ürünü İstanbul’dan Novorossiysk’teki deniz limanına götürülüyor.

Diğer yandan Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkarılmasıyla Rus firmaların döviz kullanarak yabancı şirketlerle iş yapmaları zorlaştı. Fakat, Türkiye’nin en büyük bankalarından beşi, Vakıfbank, DenizBank, İş Bankası, Ziraat Bankası ve Halk Bank Rusya’nın Merkez Bankası tarafından, Visa ve Mastercard’a, alternatif olarak geliştirilen Mir ödeme sistemine dahiller. Böylece Türkiye ekonomik büyümeyi desteklemeye çalışırken bir yandan Rus ve Rusya ile ticaret yapan firmaların işini kolaylaştırmaktadır.

Yazan: Doruk Arslan

TEDARİK ZİNCİRİ GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN TAVSİYELER

TEDARİK ZİNCİRİ GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN TAVSİYELER

Tedarik zincirleri genellikle küresel salgınlardan su yollarındaki tıkanıklıklara, yetersiz altyapıdan uluslararası çatışmalara kadar çeşitli faktörlerden etkilenir. Tedarik zincirlerinizin güvenliğini sağlamak için devletler ve uluslararası kuruluşlar tarafından bir takım ilkeler ve kurallar geliştirilmiştir.

Bunlar birkaç aşamaya bölünebilir. İngiltere’nin Ulusal Siber Güvenlik Merkezi’ne göre, bunlar şu şekilde sıralanabilir:

a)Riskleri anlayın

b)Kontrolü sağlayın

c)hazır olduğunuzdan emin olun ve en son olarak sürekli olarak güvenlik yaklaşımınızı geliştirin.

Riskleri anlamak, sözleşmenizin hassasiyetini, tedarikçilerinizin elinde tuttuğu veya daha sonra erişeceği bilgilerin değerini anlamanız açısından önemlidir. Bu, daha sonra herhangi bir yasal anlaşmazlığın ortaya çıkması durumunda çok önemli olacaktır.

İkincisi, tedarikçilerinizin kim olduğunu ve onların güvenlik önlemlerinin ne olduğunu bilmeniz önemlidir. Bu, onlara sağladığınız bilgilerin ne kadar iyi korunacağını belirlemenizi sağlayacaktır. Tedarikçileriniz alt yüklenicilerle de anlaşacaksa alt yüklenicilerin önceden belirlenmiş güvenlik gereksinimlerine uyup uymadıklarını kontrol etmeniz, tedarikçilerinizin ve alt yüklenicilerinin verilerinize sahip olacağı erişim düzeyini bilmeniz gerekir. Tedarikçilerinizin kişisel verilere erişim üzerinde ne kadar yüksek düzeyde kontrole sahip olduğunu da bilmelisiniz çünkü bunları yabancılarla paylaşmalarını istemezsiniz. Veri güvenliğine ilişkin beklentilerinizi tedarikçilerinize açık bir şekilde iletiniz, böylece yanlış anlaşılmaların ortaya çıkmasını önleyebilirsiniz.

Ortaklarınızı, size veya veri güvenliğinize oluşturdukları risk seviyesine göre gruplandırmak iyi bir fikir olur. Değerlendirme için; ortaklarınızın işlemlerinizdeki önemi, olası tehditlerin büyüklüğü, onlardan aldığınız hizmet türü, ne tür veriler elde ettikleri gibi faktörleri dikkate alın.

Bu bilgileri tedarikçilerinizle paylaşın, bazı eşyaların depolanması ve tedariği diğerlerinden farklı bir yönetime ihtiyacı olabilir. Örneğin, tıbbi malzemeler, kesinlikle tarımsal ürünlerine göre farklı bir yaklaşım gerektirir.

Kontrolü oluşturmak; bu aşama, tedarik zincirinizi kontrol ettiğinizden emin olmanız için son derece önemlidir. Bunu yapabilmek için, güvenlik ve performans beklentilerinizi sürekli olarak karşılayamayan ortaklarınızı belirleyin. Ayrıca, tedarikçilerinizden birine aşırı bağlı olup olmadığınızdan emin olun . Kontrolünüzü korumak için en önemli faktör, çeşitlendirme olacaktır.

Şunu tekrar vurgulamak iyi olur, açık iletişim, işlemlerinizi takip etmek için de önemlidir. Minimum veri güvenliği beklentilerinizi belirleyin ve tedarikçilerinize iletin. Sözleşmelerinize yukarıda belirtilen güvenlik beklentilerinizi eklemeyi asla unutmayın ve taşeronlarla çalışırken tedarikçilerinizin de aynı şeyi yapıp yapmadıklarını kontrol edin. Veri güvenliğine ilişkin sorumluluklarını yerine getirdiklerine dair kanıt sunmalarını talep edin. Açık iletişimin son dereci önemli olduğunu unutmayın.

Düzenlemelerinizi kontrol ediniz. Tedarikçilerinizin her birinin güvenlik kurallarınıza uyduğundan ve performansları hakkında yukarı yönlü raporlar sağlayıp sağlamadığını kontrol ediniz.

Denetim hakkı”nı tüm sözleşmelerinize ekleyin ve tedarikçilerinizin işinizle ilgili taşeronlarıyla yapılan sözleşmelerden herhangi biriyle aynı şeyi yaptığından emin olun. (Bunun hangi durumlarda mümkün olup olmadığı konusunda danışmanlığı için lütfen Seyhan Hukuk Bürosuyla iletişime geçiniz.)

Performans göstergeleri geliştirin. Bu, tedarikçilerinizin performanslarını takip etmelerini ve size etkili bir şekilde raporlamalarını sağlayacaktır. Böylece, tedarik zincirinizin ne kadar verimli çalıştığını her zaman bileceksiniz, bu da engellerden herhangi biri üzerinde çalışarak, tedarik zincirinizi geliştirmenizi sağlayacaktır.

Bunlara ek olarak, savaşlar, pandemi veya siyasi kriz gibi dış faktörlerden korunduğunuzdan emin olmak önemlidir. Bunu yapmak için dünyada meydana gelen olayları takip etmeli ve herhangi bir beklenmedik durumda (yaptırımlar, döviz dalgalanmaları vb.) önlemler almalısınız. Bu faktörler sizin kontrolünüz dışında olduğundan, en iyi strateji bu olayların etkilerine karşı etkili yollar bulmak olacaktır. Örneğin, alternatif tedarikçiler veya mevcut tedarikçilerle çalışmanın alternatif yasal yollarını bulmak. Kendinizi, şirketinizi ve şirketinizin varlıklarını yaptırımlardan korumanın yasal yönlerini öğrenmek için lütfen Seyhan hukuk firmasından yasal tavsiye alın.

Sonuç olarak, yukarıda belirtilenlerin tümü, tedarik zinciri yönetimi ve kuruluş sürecinde yer alan risklerden korunmanızı sağlamak için çok önemlidir. Bu sorunun hukuki tarafı için lütfen danışmanlık için Seyhan Hukuk Bürosu ile iletişime geçiniz.

Doruk Arslan

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), Uluslararası Ticaretin kurallarını ve yasalarını korumaktan sorumlu olan hükümetler arası bir kuruluştur. Küresel GSYİH’nın % 98 ‘ini temsil eden dünyanın en büyük uluslararası ticaret kuruluşudur.

DTÖ 1995 yılında “Marakesh Anlaşması” ile kurulmuştur. Bundan önce 1948 ‘den beri Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması olarak biliniyordu. DTÖ, uluslararası ticaret anlaşmalarının yanı sıra anlaşmazlıkların çözümü için bir çerçeve sağlayarak örgüt üyeleri arasında mal ve hizmet ticaretini kolaylaştırır. Bu anlaşmalar genellikle tarifeleri, kotaları ve diğer kısıtlamaları azaltmayı amaçlamaktadır.

DTÖ üyeleri diğer üyelere karşı ayrımcılık yapamaz, yani bir ülkeden bir ürüne uygulanan tarife diğer tüm üye devletlerden aynı ürüne uygulanmalıdır, bu en çok tercih edilen ulus kuralı olarak bilinir, ancak çevre koruma, ulusal güvenlik ve diğer önemli hedefler gibi istisnalar olabilir.

DTÖ’nün merkezi İsviçre’nin Cenevre kentindedir. Karar organı Bakanlar Konferansı’dır. Günlük işlevleri, tüm üye devletlerin temsilcilerinden oluşan Genel Konseyin sorumluluğundadır. Genel Müdür ve dört milletvekili tarafından yönetilen yaklaşık 600 kişilik bir sekretarya idari, profesyonel ve teknik hizmetler sunmaktadır. DTÖ’nün yıllık bütçesi 220 milyon ABD dolarıdır ve üyeler tarafından Uluslararası Ticaretteki paylarına göre katkıda bulunulmaktadır.

DTÖ, üye ülkelerin fikri mülkiyet haklarının korunmasında da önemli bir rol oynamaktadır. Buna yenilik ve ekonomik büyüme için gerekli olan telif hakları, patentler ve ticari markalar dahildir. DTÖ, bu hakları koruyarak, şirketlerin ve bireylerin yeniliklerinden yararlanabilmelerini ve ticaretin ülkeler arasında serbestçe gerçekleşebilmesini sağlamaya yardımcı olur.

Bununla birlikte, DTÖ, küreselleşmeden elde edilen faydaların eşitsiz dağılımı ve ticaretin gelişmekte olan ülkeler üzerindeki olumsuz etkileri gibi belirli ticaret konularını ele almada algılanan eylem eksikliği nedeniyle bazı çevrelerden eleştirilerle karşı karşıya kalmıştır. Örgüt, şeffaflık ve hesap verebilirlik eksikliğinin yanı sıra gelişmiş ülkeler lehine algılanan önyargısı nedeniyle de eleştirilmiştir.

Sonuç olarak, Dünya Ticaret Örgütü uluslararası ticaretin teşvik edilmesinde ve düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Ticaret engellerini kaldırarak ve fikri mülkiyet haklarını koruyarak, DTÖ dünya çapında ekonomik büyüme ve kalkınmayı teşvik etmeye yardımcı olur. Örgüt eleştirilerle karşı karşıya kalırken, adil ve eşitlikçi bir küresel ticaret sisteminin sağlanmasında önemli bir rol oynamaya devam etmektedir.