Ticareti Terk Suçu

Tacirler ticareti tamamen terk ettikleri zaman belli sorumluluklar doğar. Bu sorumluluklar yerine getirilmediğinde ise belli yaptırımlarla karşılaşabilirler. Bu durumlardan birisi de ticareti terk durumunda İİK m. 44’te belirtilen sorumluluklardır. 

İİK madde 44’e göre “Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur.” Eğer tacir bu bildirimi yapmazsa İİK gereği ticareti terk suçunu işlemiş olur ve yaptırımlarla karşılaşabilir.

“Madde 44 – (Değişik: 18/2/1965-538/22 md.)

Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur.

Keyfiyet ticaret sicili memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazete’de ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mütat ve münasip vasıtalarla ilan olunur. İlan masraflarını ödemiyen tacir beyanda bulunmamış sayılır.

Bu ilan tarihinden itibaren bir sene içinde, ticareti terk eden tacir hakkında iflas yolu ile takip yapılabilir.

Ticareti terk eden tacir, mal beyanının tevdii tarihinden itibaren iki ay müddetle haczi kabil malları üzerinde tasarruf edemez.

Üçüncü şahısların zilyedlik ve tapu sicili hükümlerine dayanarak iyi niyetle elde ettiği haklar saklıdır. Ancak karı ve koca ile usul ve füru, neseben veya sıhren ikinci dereceye kadar (Bu derece dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasındaki iktisaplarda iyi niyet iddiasında bulunulamaz.

Mal beyanını alan merci, keyfiyeti tapu veya gemi sicil daireleri ile Türk Patent Enstitüsüne bildirir. Bu bildiri üzerine sicile, temlik hak- kının iki ay süre ile tahdit edilmiş bulunduğu şerhi verilir. Keyfiyet ayrıca Türkiye Bankalar Birliğine de bildirilir.

Bozulmaya maruz veya muhafazası külfetli olan veya tayin edilen kanuni müddet içinde değerinin düşmesi kuvvetle muhtemel bulunan mallar hakkında, tacirin talebi üzerine, mahkemece icra memuru marifetiyle ve bu kanun hükümleri dairesinde bu malların satılmasına ve bedelinin 9 uncu maddede yazılı bir bankaya depo edilmesine karar verilebilir.”

Ticareti terk suçu işleyen bir tacir için yaptırım ise İİK madde 337/a’da düzenlenmiştir. Bu düzenemeye göre ticareti terk ettiğini ve bütün aktif pasif ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmayan tacirler yetkili İcra Ceza Mahkemesi’nde görülecek dava ile üç aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilirler.

“Ticareti terk edenlerin cezası:

Madde 337/a – (Ek: 18/2/1965-538/133 md.; Değişik: 31/5/2005-5358/8 md.)

44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlu, bundan zarar gören alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Birinci fıkradaki fiillerin işlenmesinden alacaklının zarar görmediğini ispat eden borçluya ceza verilmez.

Borçlunun iflası halinde, birinci fıkradaki durum ayrıca taksiratlı iflas hali sayılır.”

Öte yandan bu suça ilişkin belli başlı tartışmalar söz konusudur. Bu tartışmalardan birisi bir şirketin (yetkilisinin) bu suçu işleyip işleyemeyeceğidir. 2009 yılı öncesinde, şirket yetkilisinin şirketin ticareti terk etmesinden ötürü doğan sorumluluğu yerine getirmemesinden dolayı bu suçu işleyebileceğine yönelik Yüksek Yargı kararları mevcuttur. Bu davalara ilişkin kararlar 2009 yılı sonrası değişerek ve  şirket yetkilisinin bu suç sebebiyle cezalandırılamayacağına ilişkin kararlar çıkmaya başlamıştır. 2012 yılında ise Yargıtay Ceza Genel Kurulu konu ile ilgili karar vermiş ve bir şirketin ticareti terki neticesinde bu bildirimi yapmayan yetkiliye ceza verilebileceğini karara bağlamıştır. Esasen bu tartışmaların çıkışı daha çok kanunun gerçek taciri kast ettiği yönündeki düşüncelerden kaynaklanmaktadır. Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu bu konuda yukarıda belirttiğimiz yönde karar vermiştir.

Öte yandan YCGK’nin bu kararına ilişkin bilinmesi gereken bir başka husus ise ticareti terkin tam anlamıyla ne zaman yapılmış sayılacağına ilişkindir. Bununla ilgili Yüksek Yargı kararlarında ölçüt, uygulamada zaman zaman iddia edildiği gibi tebligatın yapılamaması değil, zabıta yoklaması ve vergi dairesinden yapılacak yoklama ile öğrenilmesi gerektiğidir.

Stj. Av. Haldun BARIŞ