SON GÜNLERDE GÖRÜLEN YANGINLAR VE İDARENİN SORUMLULUĞU

Malum olduğu üzere, ülkemiz zor günlerden geçiyor. Depremler, pandemi, yangınlar, sel ve heyelanlar gibi bir sürü afetle karşı karşıya kaldık. Bu zor günlerin bir an evvel geride kalması ise en büyük temennimiz. Devletimiz, bu noktada vatandaşının yanında durmaya çalışıyor. Yaraların büyümemesi ve açılan yaraların tedavi edilmesi ise vatandaşın devletten en büyük beklentisi…

Öte yandan yangınlardan kaynaklı olarak ortaya çıkan ciddi zararların nasıl giderileceği konusu da bir yandan tartışılmaya başlandı. Bu noktada ifade etmemiz gerekir ki, yangınlarda ortaya çıkan zararlardan ötürü vatandaşlarımız idarenin sorumluluğuna giderek haklarını aramalıdırlar.

Bununla ilgili olarak vatandaşların acil bir biçimde maddi zararlardan ötürü tespit yaptırması önemli olacaktır. Diğer yandan, idarenin sorumluluğu ile ilgili olarak aşağıdaki noktalara temas etmek gerekmektedir:

            Yangınlar eğer doğal nedenlerden kaynaklıysa, bu durumda, devletin yangınlarla ilgili gereken denetim ve önlem alma yükümlülüğü söz konusudur ki bundan kaynaklı olarak bir eksiklik varsa hizmet/kusur sorumluluğuna gidilebilir. Eğer hizmetten kaynaklı bir kusur yok ise hukukumuzda tanımlanan bir diğer sorumluluk çeşidi olan “kusursuz sorumluluk” da yangınlar noktasında tartışılmalıdır. 

Bu noktada, idarenin klasik savunması olacak olan mücbir sebeple ile ilgili olarak,  yangının mücbir sebep kabul edilmemesi gerektiğini de belirtmemiz gerekir. (Aynı şekilde deprem noktasında da Danıştay depremi uzun yıllar mücbir sebep olarak görse de içtihat değiştirmiş ve depremin mücbir sebep olarak görülemeyeceğini belirtmiştir.)

            Eğer yangınlar başkaca nedenlerden ötürüyse, (sabotaj, terör vs. gibi nedenlerden kaynaklı ise) bu durumda “sosyal risk teorisinden” kaynaklı olarak vatandaşların tazminat hakkı söz konusu olacaktır. 

Aşağıdaki yüksek yargı kararları da konuyu özetlemektedir:

“Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetimi esastır. Bu nedenle olayın oluşumu ve zararın niteliği dikkate alınarak, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp, uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de herhalde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir”. D.10.D., Karar Tarihi: 20.10.1999, E. 1997/721, K. 1999/5266

 “İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.” D.10.D., Karar Tarihi: 25.02.2003, E. 2001/4795, K. 2003/696.

                                    Yangınlarda zarar gören vatandaşların zararlarının tazmini noktasında, gereken tespitler ve diğer hukuki işlemler için profesyonel bir hukukçudan destek alarak haklarını aramaları önem arz etmektedir. Bu noktada vatandaşlarımızın hak kaybına uğramamalarına adına bu durum oldukça önemlidir.

Hepimize geçmiş olsun…

                                                                                                           STJ. AV.   HALDUN BARIŞ