Ukrayna Savaşı Nedeniyle Rusya’ya Uygulanan Yaptırımlar ve Türkiye’nin Rusya ile AB/ABD Arasındaki Ticarette Rolü

24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’da yaşanan olaylardan dolayı dünya ciddi bir sürece girmiştir. Bu olayların ardından uluslararası ticaret koşulları dramatik bir biçimde değişmiştir. Bu bağlamda AB ve ABD Rusya Federasyonu’ndaki firmalara ve bireylere yaptırım uygulayarak ticari ilişkilerinde yeni engeller oluşturmuşlar, Rus işyerleri ise yaptırımlara maruz kalmamak adına, tüm bu olaylarda tarafsız kalmaya çalışan Türkiye üzerinden iş yapmaya karar vermişlerdir. Bu yazıda, “yeni uluslararası ticaret koşulları”, Türkiye’nin ABD/AB ile Rusya arasındaki ticarette yeni rolü incelenecek, “neden Türkiye?” gibi sorular ele alınacaktır. Ayrıca Rusya ile NATO ülkeleri arasındaki ticarette geçmişte yaptırımların üstesinden nasıl gelindiği de örneklerle (Finlandiya) ele alınacaktır, bu geçmişteki durum mevcut durumumuzu daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.

24 Şubat 2022 tarihinde Rusya Federasyonu ile Ukrayna arasında silahlı çatışmalar başlamıştır. Bunun sonucu olarak ABD, Avrupa Birliği ve bazı diğer ülkeler Rusya’ya ihracatlarda ve ithalatlarda bazı kısıtlamalar getirmişlerdir. Ayrıca, birçok firma markasının adını korumak amacıyla Rusya’dan gönüllü bir şekilde ayrılmıştır; örneğin ‘’the Big Four’’ olarak da bilinen dünyanın en büyük 4 tane muhasebe firması – Deloitte, EY, KPMG ve PwC Rusya’daki işlerine son vermeye karar vermişlerdir, bunların yanı sıra bazı büyük petrol firmaları da Rusya’yı terk etmeye karar vermiştir, bunların arasında – BP, Equinor ve Shell vardır. Rusya’dan ayrılan diğer büyük firmaların arasında- Nike, McDonald’s, Zara ve Adidas gibi firmalar da vardır.

Fakat, bazı ülkeler Rusya’ya yaptırım uygulamamıştır, bunların arasında Türkiye de bulunmaktadır. Son yıllarda Türkiye, Rusya ile ABD arasında dengeyi korumaya çalışmaktadır dolayısıyla Ukrayna’da yaşananların ardından Türkiye’nin yine tarafsız kalması çok da şaşırtıcı değildir. Fakat, Türkiye’nin dengeli dış politikasının başka bir yanı da bulunmaktadır.

Son yıllarda, ortalamanın üzerinde olan büyüme oranlarına rağmen, Türk ekonomisi olumsuz denilebilecek bazı süreçlerden geçmiştir. Sadece 2021 yılında ülkenin para birimi değerinin %44’nü kaybetmiş, 2018’den beri enflasyon oranları ise çift-haneli oranlara gelmiştir. Bu durum ülke vatandaşların yurt dışında ödemeleri gereken borçlarını ödemekte zorlandıkları anlamına gelmekte ve ülkenin döviz paraya ihtiyacı olduğunu göstermektedir. Türkiye bu ihtiyacı karşılayabilmek için tarafsız bir politika izlemeye özen göstermiştir. Dolayısıyla da savaştan dolayı birçok firma Rusya’da doğrudan iş yapmamaya karar verince ya da yapamayınca yaptırımlardan kaçınmanın yollarından biri de Türkiye olmuştur.

Ek olarak şunu da söylemek gerekir: Türkiye’nin coğrafi konumu da bu konuda önemli bir rol oynamıştır. Rusya, Orta Doğu ve Avrupa Birliği arasında kalan topraklara sahip olan Türkiye Cumhuriyeti Rusya’ya hızlıca ve taşıma masraflarını aşırı artırmadan ulaşmak isteyen her bir firma için olağanüstü bir seçenek haline gelmiştir. Örneğin, 2022 yılının mart ayında kurulan ‘’Azu International’’ adlı bir IT firması kurulduktan bir hafta sonra Amerika Birleşik Devletleri’nden Rusya’ya bilgisayar parçaları nakliye etmeye başlamıştır. Bu şekilde söz konusu firma 2022 yılında 20 milyon ABD doları değerinde mal Rusya’ya götürmüştür. İstanbul boğazları ve Türkiye’nin hem Karadeniz hem Akdeniz’deki deniz limanları sayesinde Türkiye’den Rusya’ya taşımacılığın en ucuz yöntemi olan – su yoluyla ulaşmak mümkündür. Ayrıca birçok firma üretiminin bir bölümünü ya da tamamını Türkiye’de bulundurur.

SOVYET DÖNEMİ FİNLANDİYA ÖRNEĞİ

Kış savaşı ve Devam savaşından sonra Finlandiya SSCB ile ilişkilerinde önemli değişiklikler yaptı. 1944’teki Devam Savaşının ardından Finlandiya, dış ilişkilerinde, batı ile ilişkilerini geliştirmek ile Sovyetler’in güvenini korumak arasındaki ince çizgi üzerinde yürüdü. Batı blokuyla yakınlaşırken ekonomik açıdan Batı’ya entegre olacağından şüphe eden SSCB’yi yatıştırmak için ABD’nin Marshall Planı’nı reddetti. Batı Avrupa örgütleri AET ve EFTA ile anlaşmalar yaparken bir yandan da Doğu Avrupa Sovyet Bloğuyla anlaşmalar yaparak SSCB’nin ayrıcalıklı ulusu olma statüsünü garantiledi ve SSCB’ye AET ortaklarına verdiği ticari tavizlerin aynısını vereceğine söz verdi.

Finlandiya’nın en büyük ticari ortakları Batı ülkeleri iken, Finlandiya da SSCB’nin (Batı Almanya’dan sonra) ikinci en büyük ticari ortağı haline geldi. Eşyalar Finlandiya üzerinden SSCB’ye ulaştırılıyordu. SSCB’nin Finlandiya üzerinden ithal ettiği mallar arasında gemiler, buz kırıcılar, tüketim malları ve hastane, otel ve endüstri tesisleri için inşaat malzemeleri de vardı. Finlandiya, SSCB için Batılı teknolojilere en önemli ulaşım noktası idi, zaman içerisinde Batı’ya açılan bir pencere oldu. Bu şekilde Finlandiya SSCB için daha değerli hale geldi; SSCB işgal edilmiş, komünist Finlandiya üzerinden Batıyla ticari faaliyetleri yürütemezdi. Finlandiya’nın bağımsızlığı Moskova’nın çıkarlarıyla uyuşmaya başladı. Bu dış politikaya Paasikivi-Kekkonen dış politikası dendi, bu iki Finlandiya lideri bu yaklaşımı geliştiren insanlardı.

Finlandiya bu ticari ilişkilerini yürütürken bir yandan ekonomisini büyüttü, öte yandan Sovyetler’in güvenini de korudu. NATO ülkeleri ve ABD Finlandiya’ya bu konuda engel olmadılar çünkü bu durum onların çıkarlarıyla da uyuşuyordu. İşte son zamanlarda Türkiye’nin de benzer bir rol üstlendiğini görmekteyiz. Türkiye’nin 21. yüzyılda edindiği ekonomik büyüklüğü sayesinde, ayrıca son yıllarda ABD ile ilişkilerinde karşılıklı güveninin azalmasından dolayı Türkiye, soğuk savaşın aksine tarafsız bir tutumu seçmiş gibi görünmektedir.

Ayrıca son yıllardaki enflasyon ve TL’nin değer kaybetmesi nedeniyle dış borcunu kapatması gereken Türkiye ekonomisinin de acil dövize ihtiyacı vardır. Ukrayna’daki olaylar nedeniyle Rusya ile NATO arasındaki ticari ilişkilerinde oluşan engeller yüzünden, Rusya’dan ve NATO ülkelerinden birçok firma zarara uğramamak için alternatif yolları aramaya başlamıştır. Türkiye’nin Rusya’ya çok fazla yaptırım uygulamaması nedeniyle ve yukarıda söz edildiği gibi, Türkiye’nin hem AB hem Rusya’ya coğrafi konumu açısından yakın olmasından dolayı, birçok şirket işlerini Türkiye üzerinden devam ettirmeye karar vermiştir. Örneğin Rus Fesco nakliye şirketi, Türkiye’deki rotalara yeni deniz limanları ve gemileri ekledi, böylece birçok sanayi, teknoloji ve elektronik ürünü İstanbul’dan Novorossiysk’teki deniz limanına götürülüyor.

Diğer yandan Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkarılmasıyla Rus firmaların döviz kullanarak yabancı şirketlerle iş yapmaları zorlaştı. Fakat, Türkiye’nin en büyük bankalarından beşi, Vakıfbank, DenizBank, İş Bankası, Ziraat Bankası ve Halk Bank Rusya’nın Merkez Bankası tarafından, Visa ve Mastercard’a, alternatif olarak geliştirilen Mir ödeme sistemine dahiller. Böylece Türkiye ekonomik büyümeyi desteklemeye çalışırken bir yandan Rus ve Rusya ile ticaret yapan firmaların işini kolaylaştırmaktadır.

Yazan: Doruk Arslan

TEDARİK ZİNCİRİ GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN TAVSİYELER

TEDARİK ZİNCİRİ GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN TAVSİYELER

Tedarik zincirleri genellikle küresel salgınlardan su yollarındaki tıkanıklıklara, yetersiz altyapıdan uluslararası çatışmalara kadar çeşitli faktörlerden etkilenir. Tedarik zincirlerinizin güvenliğini sağlamak için devletler ve uluslararası kuruluşlar tarafından bir takım ilkeler ve kurallar geliştirilmiştir.

Bunlar birkaç aşamaya bölünebilir. İngiltere’nin Ulusal Siber Güvenlik Merkezi’ne göre, bunlar şu şekilde sıralanabilir:

a)Riskleri anlayın

b)Kontrolü sağlayın

c)hazır olduğunuzdan emin olun ve en son olarak sürekli olarak güvenlik yaklaşımınızı geliştirin.

Riskleri anlamak, sözleşmenizin hassasiyetini, tedarikçilerinizin elinde tuttuğu veya daha sonra erişeceği bilgilerin değerini anlamanız açısından önemlidir. Bu, daha sonra herhangi bir yasal anlaşmazlığın ortaya çıkması durumunda çok önemli olacaktır.

İkincisi, tedarikçilerinizin kim olduğunu ve onların güvenlik önlemlerinin ne olduğunu bilmeniz önemlidir. Bu, onlara sağladığınız bilgilerin ne kadar iyi korunacağını belirlemenizi sağlayacaktır. Tedarikçileriniz alt yüklenicilerle de anlaşacaksa alt yüklenicilerin önceden belirlenmiş güvenlik gereksinimlerine uyup uymadıklarını kontrol etmeniz, tedarikçilerinizin ve alt yüklenicilerinin verilerinize sahip olacağı erişim düzeyini bilmeniz gerekir. Tedarikçilerinizin kişisel verilere erişim üzerinde ne kadar yüksek düzeyde kontrole sahip olduğunu da bilmelisiniz çünkü bunları yabancılarla paylaşmalarını istemezsiniz. Veri güvenliğine ilişkin beklentilerinizi tedarikçilerinize açık bir şekilde iletiniz, böylece yanlış anlaşılmaların ortaya çıkmasını önleyebilirsiniz.

Ortaklarınızı, size veya veri güvenliğinize oluşturdukları risk seviyesine göre gruplandırmak iyi bir fikir olur. Değerlendirme için; ortaklarınızın işlemlerinizdeki önemi, olası tehditlerin büyüklüğü, onlardan aldığınız hizmet türü, ne tür veriler elde ettikleri gibi faktörleri dikkate alın.

Bu bilgileri tedarikçilerinizle paylaşın, bazı eşyaların depolanması ve tedariği diğerlerinden farklı bir yönetime ihtiyacı olabilir. Örneğin, tıbbi malzemeler, kesinlikle tarımsal ürünlerine göre farklı bir yaklaşım gerektirir.

Kontrolü oluşturmak; bu aşama, tedarik zincirinizi kontrol ettiğinizden emin olmanız için son derece önemlidir. Bunu yapabilmek için, güvenlik ve performans beklentilerinizi sürekli olarak karşılayamayan ortaklarınızı belirleyin. Ayrıca, tedarikçilerinizden birine aşırı bağlı olup olmadığınızdan emin olun . Kontrolünüzü korumak için en önemli faktör, çeşitlendirme olacaktır.

Şunu tekrar vurgulamak iyi olur, açık iletişim, işlemlerinizi takip etmek için de önemlidir. Minimum veri güvenliği beklentilerinizi belirleyin ve tedarikçilerinize iletin. Sözleşmelerinize yukarıda belirtilen güvenlik beklentilerinizi eklemeyi asla unutmayın ve taşeronlarla çalışırken tedarikçilerinizin de aynı şeyi yapıp yapmadıklarını kontrol edin. Veri güvenliğine ilişkin sorumluluklarını yerine getirdiklerine dair kanıt sunmalarını talep edin. Açık iletişimin son dereci önemli olduğunu unutmayın.

Düzenlemelerinizi kontrol ediniz. Tedarikçilerinizin her birinin güvenlik kurallarınıza uyduğundan ve performansları hakkında yukarı yönlü raporlar sağlayıp sağlamadığını kontrol ediniz.

Denetim hakkı”nı tüm sözleşmelerinize ekleyin ve tedarikçilerinizin işinizle ilgili taşeronlarıyla yapılan sözleşmelerden herhangi biriyle aynı şeyi yaptığından emin olun. (Bunun hangi durumlarda mümkün olup olmadığı konusunda danışmanlığı için lütfen Seyhan Hukuk Bürosuyla iletişime geçiniz.)

Performans göstergeleri geliştirin. Bu, tedarikçilerinizin performanslarını takip etmelerini ve size etkili bir şekilde raporlamalarını sağlayacaktır. Böylece, tedarik zincirinizin ne kadar verimli çalıştığını her zaman bileceksiniz, bu da engellerden herhangi biri üzerinde çalışarak, tedarik zincirinizi geliştirmenizi sağlayacaktır.

Bunlara ek olarak, savaşlar, pandemi veya siyasi kriz gibi dış faktörlerden korunduğunuzdan emin olmak önemlidir. Bunu yapmak için dünyada meydana gelen olayları takip etmeli ve herhangi bir beklenmedik durumda (yaptırımlar, döviz dalgalanmaları vb.) önlemler almalısınız. Bu faktörler sizin kontrolünüz dışında olduğundan, en iyi strateji bu olayların etkilerine karşı etkili yollar bulmak olacaktır. Örneğin, alternatif tedarikçiler veya mevcut tedarikçilerle çalışmanın alternatif yasal yollarını bulmak. Kendinizi, şirketinizi ve şirketinizin varlıklarını yaptırımlardan korumanın yasal yönlerini öğrenmek için lütfen Seyhan hukuk firmasından yasal tavsiye alın.

Sonuç olarak, yukarıda belirtilenlerin tümü, tedarik zinciri yönetimi ve kuruluş sürecinde yer alan risklerden korunmanızı sağlamak için çok önemlidir. Bu sorunun hukuki tarafı için lütfen danışmanlık için Seyhan Hukuk Bürosu ile iletişime geçiniz.

Doruk Arslan

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), Uluslararası Ticaretin kurallarını ve yasalarını korumaktan sorumlu olan hükümetler arası bir kuruluştur. Küresel GSYİH’nın % 98 ‘ini temsil eden dünyanın en büyük uluslararası ticaret kuruluşudur.

DTÖ 1995 yılında “Marakesh Anlaşması” ile kurulmuştur. Bundan önce 1948 ‘den beri Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması olarak biliniyordu. DTÖ, uluslararası ticaret anlaşmalarının yanı sıra anlaşmazlıkların çözümü için bir çerçeve sağlayarak örgüt üyeleri arasında mal ve hizmet ticaretini kolaylaştırır. Bu anlaşmalar genellikle tarifeleri, kotaları ve diğer kısıtlamaları azaltmayı amaçlamaktadır.

DTÖ üyeleri diğer üyelere karşı ayrımcılık yapamaz, yani bir ülkeden bir ürüne uygulanan tarife diğer tüm üye devletlerden aynı ürüne uygulanmalıdır, bu en çok tercih edilen ulus kuralı olarak bilinir, ancak çevre koruma, ulusal güvenlik ve diğer önemli hedefler gibi istisnalar olabilir.

DTÖ’nün merkezi İsviçre’nin Cenevre kentindedir. Karar organı Bakanlar Konferansı’dır. Günlük işlevleri, tüm üye devletlerin temsilcilerinden oluşan Genel Konseyin sorumluluğundadır. Genel Müdür ve dört milletvekili tarafından yönetilen yaklaşık 600 kişilik bir sekretarya idari, profesyonel ve teknik hizmetler sunmaktadır. DTÖ’nün yıllık bütçesi 220 milyon ABD dolarıdır ve üyeler tarafından Uluslararası Ticaretteki paylarına göre katkıda bulunulmaktadır.

DTÖ, üye ülkelerin fikri mülkiyet haklarının korunmasında da önemli bir rol oynamaktadır. Buna yenilik ve ekonomik büyüme için gerekli olan telif hakları, patentler ve ticari markalar dahildir. DTÖ, bu hakları koruyarak, şirketlerin ve bireylerin yeniliklerinden yararlanabilmelerini ve ticaretin ülkeler arasında serbestçe gerçekleşebilmesini sağlamaya yardımcı olur.

Bununla birlikte, DTÖ, küreselleşmeden elde edilen faydaların eşitsiz dağılımı ve ticaretin gelişmekte olan ülkeler üzerindeki olumsuz etkileri gibi belirli ticaret konularını ele almada algılanan eylem eksikliği nedeniyle bazı çevrelerden eleştirilerle karşı karşıya kalmıştır. Örgüt, şeffaflık ve hesap verebilirlik eksikliğinin yanı sıra gelişmiş ülkeler lehine algılanan önyargısı nedeniyle de eleştirilmiştir.

Sonuç olarak, Dünya Ticaret Örgütü uluslararası ticaretin teşvik edilmesinde ve düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Ticaret engellerini kaldırarak ve fikri mülkiyet haklarını koruyarak, DTÖ dünya çapında ekonomik büyüme ve kalkınmayı teşvik etmeye yardımcı olur. Örgüt eleştirilerle karşı karşıya kalırken, adil ve eşitlikçi bir küresel ticaret sisteminin sağlanmasında önemli bir rol oynamaya devam etmektedir.

INCOTERMS NEDİR? TESLİM KOŞULLARI NELERDİR?

INCOTERMS NEDİR? TESLİM KOŞULLARI NELERDIR?

Uluslararası ticaret şartları Uluslararası Ticaret Odası (ICC) tarafından belirlenmiştir. Bunlar uluslararası ticari faaliyetlerde tarafların sorumluluklarını belirleyen teslim koşullarıdır. Uluslararası ticari faaliyetlerde yaygınca kullanılır.

INCOTERMS terimleri ise çoğunlukla 3 harfli terimlerdir. Bunların en önemli amacı, Uluslararası Eşya Taşımacılığında faaliyetleri, maliyetleri ve riskleri belirlemektir. INCOTERMS sözleşmelere sorumluluk – yani eşyanın varış noktasına kadar ki eşyanın taşımacılık maliyetleri ve bununla ilgili olan risklerine ilişkin açıklık getirir. INCOTERMS devletler ve çeşitli ulusal ve uluslararası kuruluşları tarafından, uluslararası ticaretteki en yaygın uygulamaları tanımlamak için kullanılır. Bu şekilde farklı ülkelerdeki dış ticaret mevzuatının farklılıkları yüzünden ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkları ortadan kaldırılır. Dolayısıyla tüm dünyadaki ticari sözleşmelerde kullanılırlar. INCOTERMS ancak ICC tarafından belirlenir çünkü ICC’ye ait bir tescilli markadır.

INCOTERMS’larda kullanılan belirli terminoloji vardır. Bunlar şu şekildedir:

Delivery: Eşyalarla ilgili hasar yada kaybı riskinin satıcıdan alıcıya geçtiği andır.

Arrival: INCOTERM’lerde taşımacılığının ödendiği andır.

Free: Satıcının eşyaları belirlenen bir adrese götürüp taşıyıcıya teslim etme sorumluluğu var demektir.

Carrier (Taşıyıcı): Bir taşıma sözleşmesinde, demiryolu, karayolu, hava, deniz, iç suyolu veya bu tür modların bir kombinasyonu ile taşımayı gerçekleştirmeyi veya gerçekleştirilmesini sağlamayı taahhüt eden herhangi bir kişi

Freight Forwarder: Taşımacılığı ayarlayan ya da ayarlanmasına yardımcı olan bir firma/taraftır.

Terminal: Kapalı ya da açık bir alan, stok, dok, yol, demiryolu ya da hava kargo terminali olabilir.

To clear for export: Taşıyıcının İhracat Bildirgesini göndermek ve ihracat izninin alınmasına denir.

Kısaca, INCOTERMS, alıcıların ve satıcıların sorumluluklarını açıkça tanımlamak için uluslararası ticarette kullanılan üç harfli ticaret terimleridir. 11 farklı INCOTERMS vardır ve her biri satıcıdan alıcıya mal teslim etme sorumluluklarını ana hatlarıyla belirtir.

EXW (Ex Works) – Satıcının tek yükümlülüğü malları tesislerinde bulundurmaktır. Alıcı, malları oradan varış noktasına götürmekle ilgili tüm maliyetleri ve riskleri üstlenir.

FCA (Serbest Taşıyıcı) – Satıcı, malları satıcının tesislerinde alıcı tarafından belirlenen taşıyıcıya teslim eder. Satıcı, malların taşıma araçlarına yüklenmesinden sorumludur. Alıcı bu noktadan itibaren tüm maliyet ve riskleri üstlenir.

Fas (Free Alongside Ship) – Satıcı, malları sevkiyat limanında geminin yanında teslim eder. Alıcı, bu noktadan itibaren malların kaybolması veya hasar görmesi ile ilgili tüm maliyetleri ve riskleri üstlenir.

FOB (Gemide Ücretsiz) – Satıcı, malları sevkiyat limanında gemiye teslim eder. Alıcı, bu noktadan itibaren malların kaybolması veya hasar görmesi ile ilgili tüm maliyetleri ve riskleri üstlenir.

CFR (Maliyet ve Navlun) – Satıcı, malları sevkiyat limanında gemiye teslim eder. Satıcı, varış limanına nakliye ücretini öder ve gemiye binene kadar malların kaybolması veya hasar görmesi riskini üstlenir.

CIF (Maliyet, Sigorta ve Navlun) – Satıcı, malları sevkiyat limanında gemide teslim eder. Satıcı, varış limanına ulaşım maliyetini öder, sigortayı düzenler ve öder ve gemiye binene kadar mallarda kayıp veya hasar riskini üstlenir.

CPT (Carriage Paid To) – Satıcı, malları sevkiyat limanında taşıyıcıya teslim eder. Satıcı, varış limanına nakliye ücretini öder ve ilk taşıyıcıya teslim edilene kadar mallarda kayıp veya hasar riskini üstlenir.

CIP (Carriage and Insurance Paid To) – Satıcı, malları sevkiyat limanında taşıyıcıya teslim eder.

Satıcı, nakliye masraflarını öder ve sigortayı varış limanına düzenler ve öder ve ilk taşıyıcıya teslim edilene kadar mallarda kayıp veya hasar riskini üstlenir.

DAP (Delivered at Place) – Satıcı, malları alıcının belirttiği yere teslim eder. Satıcı, malları belirtilen yere götürmekle ilgili tüm maliyet ve risklerden sorumludur.

DPU (Delivered at Place Unloaded) – Satıcı, malları alıcı tarafından belirtilen yere teslim eder ve boşaltmaktan sorumludur. Alıcı, malları varış limanından nihai varış noktasına götürmekle ilgili tüm maliyetleri ve riskleri üstlenir.

DDP (Delivered Duty Paid) – Satıcı, malları alıcının belirttiği yere teslim eder, ithalat için temizler ve her türlü gümrük vergisi ve vergisini öder. Alıcı, malları varış limanından nihai varış noktasına götürmekle ilgili tüm maliyetleri ve riskleri üstlenir.

Bu terimlerin mal teslimatı için sorumlulukları tek başına tanımladığını ve gerçek satış sözleşmesini kapsamadığını belirtmek önemlidir. Bir ticari faaliyette yer alan taraflar, hangi INCOTERM’in kullanılacağı konusunda anlaşmalı ve anlaşmalarının belirli ayrıntılarını tanımlamalıdır.

Doruk Arslan

Dış Ticaret Uzmanı ve Yeminli Tercüman

Rusya Federasyonu Medeni Kanunu 153-161 Maddeleri Çevirisi

Madde 153: Sözleşme tanımı

(1) Sözleşmeler, gerçek ve tüzel kişilerin medeni hak ve yükümlülükleri oluşturmayı,değiştirmeyi veya sona erdirmeyi amaçlayan eylemleridir.

Madde 154: Anlaşmalar ve tek taraflı işlemler

(1)Sözleşmeler iki taraflı, çok taraflı ve tek taraflı olabilir.

(2) Tek taraflı sözleşme, yasaya, diğer yasal işlemlere veya tarafların mutabakatına uygun olarak sonuçlandırılması için bir tarafın iradesini ifade etmenin gerekli ve yeterli olduğu bir işlem olarak kabul edilir.

(3) Bir sözleşme yapmak için, iki tarafın (iki taraflı sözleşme) yahut üç veya daha fazla tarafın (çok taraflı sözleşme) kararlaştırılan iradesini ifade etmesi gerekir.

Madde 155: Tek taraflı işlemlerde yükümlülükler

(1) Tek taraflı bir sözleşme, yalnızca işlemi gerçekleştiren kişi için yükümlülükler doğurur. Bu sözleşmelerin 3. kişilere yükümlülük doğurması yalnızca kişilerin mutabakatı veya kanunla olur.

Madde 156: Tek taraflı işlemlerin yasal düzenlemesi

(1) Kanuna ve tek taraflı işlemin niteliği ve özüne ters düşmedikçe, tek taraflı işlemlere yükümlülükler ve sözleşmelere dair genel hükümler uygulanır.

Madde 157: Şarta bağlı sözleşmeler

(1) Taraflar, hak ve yükümlülüklerin ortaya çıkışını, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli olmayan bir olguya bağlamışlarsa, sözleşme, şarta bağlı olarak yapılmış sayılır.

(2) Taraflar, hak ve yükümlülüklerin sona ermesini gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli olmayan bir duruma bağlamışlarsa, sözleşme, bozucu şartla kurulmuş sayılır.

(3) Eğer söz konusu şartın gerçekleşmesi, sözleşmenin kurulmuş olması aleyhine olan taraf eliyle engellenmişse sözleşme kurulmuş sayılır. Eğer söz konusu şartın gerçekleşmesi, sözleşmenin kurulmuş olması lehine olan taraf eliyle gerçekleştirildiyse sözleşme kurulmamış sayılır.

Madde 157.1 (07.05.2013 eklenmiş): Sözleşmede rıza

(1) Bu maddenin hükümleri, yasa veya diğer yasal düzenlemeler tarafından aksi belirtilmedikçe uygulanacaktır.

(2) Kanun gereği bir işlemin sonuçlandırılması üçüncü bir şahsın, bir tüzel kişinin veya bir devlet kurumunun veya yerel bir özyönetim kurumunun rızasını gerektiriyorsa, üçüncü kişi veya ilgili kurum kabul veya reddini rızayı talep eden kişiye makul bir zamanda bildirir.

(3) İşlemin sonuçlandırılmasına yönelik ön muvafakatnamede, sonucuna muvafakat verilen işlemin konusunun belirlenmesi gerekir.Müteakip onay üzerine, onayın verildiği işlem belirtilmelidir.

(4) Kanunun belirlediği durumlar dışında, susma sözleşmenin kurulmasına verilen rıza olarak kabul edilemez.

Madde 158: Sözleşmelerin şekli

(1) Sözleşmeler yazılı veya sözlü şekilde kurulur.

(2) Sözlü şekilde kurulabilen sözleşme, kişinin davranışlarından o sözleşmeyi yapmak istediği açıkça anlaşılıyorsa, kurulmuş sayılır.

(3) Sessizlik, kanunla veya tarafların mutabakatı ile öngörülen durumlarda bir işlemi sonuçlandırma iradesinin bir ifadesi olarak kabul edilir.

Madde 159: Sözlü kurulan sözleşmeler

(1) Kanunla veya tarafların mutabakatı ile yazılı bir şeklin zorunlu kılınmadığı bir işlem sözlü olarak yapılabilir.

(2) Eğer aksi taraflarca kararlaştırılmamışsa, kanunen noter tasdikli formun zorunluluk olarak düzenlendiği veya adi yazılı şekilde kurulmaması geçersizliğine yol açan sözleşmeler hariç bütün sözleşmeler sözlü yapılabilir.

(3) Yazılı olarak akdedilen bir sözleşme uyarınca yapılan işlemler, kanuna, diğer yasal düzenlemelere ve sözleşmeye aykırı olmadıkça, tarafların mutabakatı ile sözlü olarak da yapılabilir.

Madde 160: Yazılı kurulan sözleşmeler

(1) Yazılı bir şekilde düzenlenen sözleşme, sözleşmenin içeriğini belirten evrakın düzenlenip, sözleşmeyi yapan taraflar veya taraflar adına yetkili kişilerin imzalanmasıyla düzenlenir. Bir kişinin işlemi, işlemin içeriğini herhangi bir değişiklik olmaksızın somut bir ortamda çoğaltmayı mümkün kılan elektronik veya diğer teknik araçları kullanarak gerçekleştirmesi halinde de yazılılık şekil şartı gözetilmiş sayılır. İradesini ifade eden kişiyi güvenilir bir şekilde belirlemek için herhangi bir yöntem kullanılırsa imza şartı yerine getirilmiş sayılır. Kanun, diğer yasal düzenlemeler ve tarafların anlaşması, iradesini ifade eden kişinin güvenilir bir şekilde belirlenmesi için özel bir yöntem sağlayabilir. İki taraflı sözleşmeler, bu Kanunun 434 maddesinin 2 ve 3 paragraflarında belirtilen yöntemlerle düzenlenebilir.Kanun, diğer hukuki sözleşmeler ve tarafların mutabakatı sonucunda, ana sözleşmeye uygun olarak yan edimler ve bunlar yerine getirilmediği takdirde cezai şartlar belirleyebilir. Sözleşmede cezai şart mevcut değilse, işlemin basit yazılı şekline uyulmamasının sonuçları geçerli olacaktır.

(2) Sözleşmelerde, imzanın faks kopyası, ya da el yazısı imzanın mekanik veya bundan başka bir yolla kopyalanmasının kullanımına, kanunla, diğer yasal işlemlerle ve tarafların mutabakatıyla izin verilir.

(3) Bir vatandaş fiziksel bir engel, hastalık veya okuma yazma bilmemesi nedeniyle kendisi imzalayamıyorsa, talebi üzerine başka bir vatandaş sözleşmeyi imzalayabilir. Engeli bulunan vatandaş yerine imzayı atan kişinin imzası, bir noter veya böyle bir noterlik işlemi yapma hakkına sahip başka bir yetkili tarafından, işlemi yapan kişinin şahsen imzalayamamasının nedenleri evrakta belirtilmelidir.İmza atmaya engeli olan kişinin çalıştığı kurum veya tedavi gördüğü kurumun yönetimi, bu kanunun 185.1 maddesi 3 Fıkrası uyarınca verilecek vekaletnamelerdeki vekilin imzasına şahitlik edebilir.

Madde 161: Adi senet şeklinde düzenlenen sözleşmeler

(1) Noter tasdiki gerektiren sözleşmeler hariç olmak üzere, aşağıda sayılan sözleşmeler adi senet şeklinde düzenlenmelidir:

1-Tüzel kişilerin kendi aralarında ve vatandaşlarla sözleşmeleri;

2-Vatandaşların kendi aralarında on bin rubleyi aşan bir meblağ için ve kanunla öngörülen hallerde, sözleşme miktarına bakılmaksızın

(2) Bu Kanunun 159 maddesi uyarınca sözlü olarak yapılabilecek işlemlerde adi senet şekline uygunluk aranmaz.

BÜLTEN: ANAYASA MAHKEMESİNİN 20.07.2022 TARİHLİ VE E. 2021/121 K. 2022/88 SAYILI KARARI: HAGB KARARLARINA İTİRAZ YOLUNU İPTAL EDEN KARAR

23 Eylül 2022 Tarihli ve 31962 Sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 20/7/2022 tarihli ve E: 2021/121, K: 2022/88 sayılı kararına göre; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu madde 231’de yer alan Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararlarına yönelik itiraz yolu, yeterli inceleme yapılmadığı ve etkili bir denetim yolu olmadığı gerekçesi ile Anayasa madde 40 hükmüne aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararlarına karşı itiraz yolunun açık olduğunu düzenleyen kural, ilgili kanun yoluna başvuranların iddia ve delillerinin dikkate alınmasında, çatışan menfaatlerinin dengelenmesinde, temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğunun ve ölçülüğünün belirlenebilmesinde belirli ve etkili bir denetim yolu öngörmemektedir. Bu husus temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahalelerin giderilmesinde ve kamu gücünü kullananların keyfi davranışlarının önüne geçilmesinde bireye tanınmış olan yetkili makama başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkını ihlal etmektedir. Anayasa madde 40 hükmünün ihlal edildiğine karar veren Anayasa Mahkemesi ilgili hükmün iptaline karar vermiştir.

İptal kararı yayım tarihinden dokuz ay sonra yürürlüğe girecektir.

Stj. Av. Merve ALVEROĞLU

RUS KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA KANUNU HAKKINDA BİR İNCELEME: RUSYA’DA KİŞİSEL VERİLER NASIL KORUNMAKTADIR?

Rusya’da 152-FZ sayılı Kişisel Veriler Hakkında Federal Kanun 27 Temmuz 2006’da kabul edilmiştir. Kişisel veriler alanındaki yasal hükümler, Rusya Federasyonu Federal Mevzuatı ile (27 Temmuz 2006 tarihli 152-FZ “Kişisel Veriler Hakkında Federal Kanun”), Rusya Federasyonu İş Kanunu (Bölüm 14) ve Rusya Federasyonu Medeni Kanunu’nunda düzenlenmiştir.

            Rusya’da kişisel verilerin korunması; Rusya Federasyonu vatandaşlarının kişisel verilerinin işlenmesi, depolanması ve aktarılması ile ilgili Rusya Federasyonu mevzuatının gerekliliklerini yerine getirmeyi mümkün kılan bir dizi kompleks önlemden oluşmaktadır. Kişisel verilerin korunması kanununun gerekliliklerine göre, operatör (işletmeci), kişisel verilerin işlenmesine ve bu kişisel verilerin işlendiği bilgi sistemlerine ilişkin bir dizi kurumsal ve teknik önlemi almakla ve uygulamakla yükümlüdür.

Rus hukukunda kişisel veriler doğrudan veya dolaylı olarak tanımlanmış veya tanımlanabilir bir gerçek kişiye (kişisel verilerin konusu) ilişkin her türlü bilgiyi ifade eder.

Operatör (veri işletmeci) – kişisel verilerin işlenmesini organize eden ve (veya) gerçekleştiren ve ayrıca kişisel verilerin işlenme amaçlarını, kişisel verilerle gerçekleştirilen eylemleri (işlemler), kişisel verilerin bileşimini belirleyen, diğer kişilerle ortaklaşa veya bağımsız olarak çalışan bir devlet organı, belediye organı, tüzel kişi veya birey olarak tanımlanmıştır.

KİŞİSEL VERİLER KANUNUNUN ANA HÜKÜMLERİ

-Kişisel verilerin işlenmesi, kişisel verilerin işlenmesinin belirlenmiş amaçlarına tam olarak uygun olarak, yasal ve adil bir temelde gerçekleştirilmelidir.

-Kişisel verilerin üçüncü taraflara ifşa edilmesi veya bu tür verilerin uygun bir temel (kişisel veri sahibinin rızası veya federal yasaların gereklilikleri) olmadan yayılması kabul edilemez niteliktedir.

-Bazı durumlarda, kişisel verilerin işlenmesi yalnızca kişisel verilerin sabibinin rızası ile gerçekleştirilebilir.

-Kişisel verileri işleyen bilgi sistemleri, kişisel verilere ilişkin mevzuatın gereklerine uygun haraket etmelidir.

-Kişisel verilerin sahibi, kendi haklarını ve  menfaatlerini koruma hakkına sahiptir. Operatörün eylemlerine veya eylemsizliğine ( ihmaline) karşın haklarının korunması için yetkili olan devlet organlarına veya mahkemeye başvurarak maddi  ve (veya) manevi zararın tazminini de talep etme hakkı dahil olmak üzere diğer haklarını  ve meşru menfaatlerini de koruma ve korunmasını talep hakkına sahiptir.

-Operatör(işletmeci), kişisel verilerin sahibinin haklarının korunması için yetkili organa kişisel verilerin işlenmesi hakkında bir bildirim göndermekle yükümlüdür. Bu organ, Federal İletişim, Bilgi Teknolojisi ve Kitle İletişim Denetleme Servisidir (daha çok Roskomnadzor olarak bilinir uygulamada);

-Kanun gerekliliklerinin ihlali, hukuki, cezai, idari ve disiplin sorumluluğu doğurmaktadır.

KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASINI SAĞLAMAK İÇİN KOMPLEKS ÖNLEMLER

Kişisel verileri korumaya yönelik kurumsal önlemler şunları içerir:

-Kişisel verilerin işlenmesini organize etmekten ve güvenliğini sağlamaktan sorumlu kişilerin belirlenmesi;

-Kişisel verilerin alınması, işlenmesi, saklanması, aktarılması ve korunmasına ilişkin tüm süreci düzenleyen organizasyonel ve idari belgelerin geliştirilmesi ve düzenlenmesi;

-Kuruluşun ticari sürecine değişikliklerin dahil edilmesi , kişisel verileri işleyen kullanıcıları düzenleyici belgelerin hükümleriyle tanıştırılması;

-Aracılar ve kişisel verilerin aktarıldığı veya işlenmesinin emanet edildiği üçüncü taraflarla ek anlaşmaların yapılması;

-Kişisel verilerin korunmasına yönelik tedbirler listesinin belirlenmesi ve bu tedbirlerin uygulanması;

Kişisel verilerin işlenmesi ve korunmasının yasal gerekliliklere uygunluğu konusunda iç kontrolün her daim uygulanması.

Kişisel verileri korumaya yönelik teknik önlemler, yazılım ve donanımlı bilgi koruma cihazların vasıtasıyla yapılmalıdır. Kişisel verileri otomasyon araçları kullanarak işlerken, teknik koruma önlemlerinin kullanılması bir ön koşuldur ve bunların sayısı ve koruma derecesi, kişisel veri sisteminin koruma düzeyine göre belirlenir.

KİŞİSEL VERİ BİLGİ SİSTEMLERİ İÇİN GEREKLİLİKLER

Kişisel veri bilgi sistemlerinin güvenlik seviyesinin belirlenmesi, işlenen kişisel verilerin hacmine, kategorisine ve ayrıca  01.11.2012 yılından itibaren 1119 sayılı Hükümet Kararnamesine göre gerçekleştirilir ve kişisel veri bilgi sistemleri bilgi sistemlerine göre mevcut tehditlerin türüne bağlı olarak operatörler tarafından bağımsız olarak gerçekleştirilir.

Bu Kanun Hükmünde Kararname ayrıca, kişisel verilerin güvenlik seviyelerine uygun olarak bilgi sistemlerinde işlenmesi sırasında güvenliğinin sağlanmasına ilişkin gereklilikleri de tanımlamaktadır.

Ek olarak, kişisel verilerin korunması için ayrıntılı gereksinimler de belirlenmiştir, özellikle:

18 Şubat 2013 tarihli FSTEC( Rusya Teknik ve İhracat Kontrolü Federal Servisi) No. 21’in emriyle;

18 Ağustos 2014 tarih ve 378 sayılı FSB (Federal Güvenlik Hizmetinin Emri) (kişisel verileri korumak zarureti halinde koruma araçlarının kullanılması gerekiyorsa  bilgiyi  şifreleme (kriptografik)).

Ayrıca, 21 Temmuz 2014 tarihli 242-FZ sayılı Federal Kanun ve 31 Aralık tarihli 526-FZ sayılı Federal Kanun ile değiştirilen 152-FZ sayılı “Kişisel Veriler Hakkında” Federal Kanunun yeni versiyonunun gerekliliklerine uygun olarak , 2014, Rusya Federasyonu vatandaşlarının kişisel verilerinin kayıt, sistematizasyon, biriktirme, depolama, açıklama (güncelleme, değiştirme), çıkarma işlemlerinin gerçekleştirildiği bilgi sistemleri veritabanları Rusya Federasyonu topraklarında bulunmalıdır.

Kontrol

Mevzuatın uygulanması üzerindeki kontrol sağlama mekanizması aşağıdaki organlara verilmiştir:

Kişisel verilerin konularının haklarının korunması için yetkili organ (Roskomnadzor), kişisel veriler alanındaki ana denetim organıdır;

FSB(Federal Güvenlik Hizmeti), şifreleme araçlarının kullanımı açısından ana denetim otoriter organıdır;

FSTEC,( Rusya Teknik ve İhracat Kontrolü Federal Servisi) teknik bilgi koruma araçlarının kullanımı açısından denetim makamıdır.

Kişisel verilerin  korunması bakımından yetkili olan  organ, kişisel verilerin işlenmesinin Rusya Federasyonu mevzuatının gerekliliklerine uygunluğunu kontrol etmek (denetlemek) için hem planlı hem de plansız denetimler yapar ve önlemler alır.

                                                                                                          Stj. Av. Rashid Mirzayev